9 Ocak 2011 Pazar

TÜRK MUSİKİSİ VE KATMA DEĞER





Değerli dostlarım,

Son günlerde çocuklarımdan gelen ‘’ Baba ben hangi mesleği seçeyim ?’’ sorularını cevaplamakta zorlanıyorum. Büyüme çağında galiba bu soruları bende soruyordum. Hangi mesleği seçeyim ? Zor bir soru.
Babam denizciydi . Yazları onunla denize gider liman liman dolaşırdık. Bu sayede çocuk yaşımda İzmirden İskenderuna kadar şehirleri, ilçeleri gezer , turistlik yerleri görür bolca dolaşırdık.

O yıllarda Tophane limanında gemi kalkarken yolcular sevenlerini mendil sallayarak uğurlarlar, bazı yolcularda gözyaşları ile mendil sallayanlara karşılık verirlerdi .  Bende gündüzleri yolcu gemisinin havuzunda , akşamları restaurantlarda, geceleri de  makina dairesinde babamla birlikte vardiya nöbeti tutardık.  Bir çocuk için inanılmaz bir lüks ve deneyimdi  yaşadıklarım . Bu hayat hoşuma gitmiş ve denizci olmaya karar vermiştim.

Makina mühendisliğini bitirip ilk çalışma hayatına girince aldığım az maaş babamı rahatsız etmiş ve beni çarkçı yapmak üzere gemi adamı  imtihanlarına  sokmuştu.  Deniz Nakliyat’ın gemisi ile staj amaçlı uzun yola gitmek üzereyken babamın uzun seferlerinden bıkan annemin gidersen hakkımı helal etmem demesiyle denizcilik maceramızda başlamadan bitmesi hayal kırıklığı yaşatmıştı. Ama olsun annemi üzmedik ya önemli olan o.

Maymun iştahlı ruhum bu sefer kendine hedef olarak Türk Müziğini seçti.  Zeki Müren ,Bülent Ersoy , Ahmet Özhan  şöhreti bulmuşlar, güzel para kazanıyorlar. Gazinolar çalışıyor , TRT tek kanalı ile onları izletiyor, sinema filmleri çekiliyor.

Binlerce kişi yeteneğim varmıdır ? Sesim güzelmidir ? demeden onları kendilerine örnek alarak şarkıcı olmak istiyorlar. Bu gençlerin arasında bende vardım. Tünel Musiki Cemiyeti , Üsküdar Müsiki Cemiyeti ve İstanbul Belediye konservatuarı’nda eğitim aldım ve hedefime de yaklaşmıştım ama birçok kere direkten döndüm.
  • Yirmili yaşlarımda o günlerin meşhur plakcısı Yavuz Asöcal – Yavuz Plak  benimle plak yapmak istedi. Yavuz bey firması adına çalışan Ahmet Özhan sahnelerden çekilince yerine koymak istediği 2 aday arasına benide koymuş. Denemelerde ‘’ Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek’’ şarkısını bilmediğimi söyleyince benden vaz geçmişti . Seracettin Erman tercih edilmiş ama oda çok parlayamamıştı.
  • 1980 Yılında Konservatuar öğrencisi iken girdiğim THM Devlet korosu imtihanlarını 13. sıradan  kazanarak kadrolu sanatçı olmaya hak kazandım. 12 Eylül ihtilali olunca devlet memuru alımı yasaklanmış benimde hayallerim suyu düşmüştü.
  • 1981 Yılında açılan TRT  sınavında son imtihanlara kadar gelmiş ancak hazırladığım şarkıyı imtihan sazlarının başı Selaattin Erköse  istediğim sesten çalmayınca son anda kaybetmiştim. Aslında tecrübesizliğimin kurbanı olmuştum. Mutlaka bir B planım olmalıydı madem TRT  istediğim sesten çalmıyor istediklerine uygun başka bir makam seçebilirdim.

Peki bir pişmanlık duyuyormuyum ? Eğer TRT  de olsaydım bugün ne olacaktım. Ailemi geçindirebilecekmiydim ? İstisnalar  hariç  diğer örneklere baktığımızda para kazanmakta çok başarılı olacağımı zannetmiyorum . Yeterli görülürsem ya TRT  de çalışıp düşük maaşlara razı olacak yada müşterisi az  gazinolarda , fasıllarda vakit geçirecektim. Manevi açıdan memnun ama maddi açıdan sorunlu. Bu nedenle pişman olduğumu söylemek mümkün değil.

Neden bu kadar ümitsizim ? Sayıları binleri bulan konservatuar mezunlarını neler bekliyor ? Cevap basit malesef TMS  çok katma değer yaratmıyor. Üretimin olmadığı yerde para kazanmakta çok zor . Gazinoların kapanmasımıdır bütün neden ? Popçular gazinoda mı program yapıyorlar ?  Hayır ama popta üretim var.

Düşünün TRT’de kayıtlı binlerce eser var ancak birkaç yüz tanesi biliniyor, okunuyor. Bilinenler de defalarca okunuyor marş gibi. 

Sadettin Kaynak, Selaattin Pinar, Avni Anıl, Şekip Ayhan , Emin Ongan, Selaattin İçli , Teoman Alpay,Yıldırım Gürses  gibi iyi bilinen ancak hayata veda eden bestekarlarımız. Hayatta kimler kaldı ? Allah uzun ömür versin Alaattin Yavaşca, Amir Ateş. Bu değerli bestekarların da popüler yeni eserleri yok . Başka bildikleriniz varmı? Ben  yeni besteleri çok bilmiyorum belki birkaç adet.
Beste para yapmıyor. Gençlerin seçimleri arasında TSM  yok. Kimse kendini kandırmasın yok efendim İstanbul’da 300 adet cemiyet var, yok  efendimTSM  ölmez  falan filan !!
 
Türk müziği emeklilerin uğraşısı haline gelmiş. Gençlerin katılımı düşük seviyede.
Dünün şöhretleri ya müziği anılarında bırakmışlar yada üçüncü sınıf yerlerde müzik yapıp ayakta durmaya çalışıyorlar. Koskoca Bülent Ersoy iş azlığı nedeniyle ancak yarışmalarda jüri üyeliği yaparak kendini unutturmamaya çalışıyor. Piyasa 60 yaşını çoktan devirmiş Ahmet Özhan'dan yarar bekler olmuş.

Nerede insanların kanını kaynatacak, ruhunu okşatacak  solistler ? Son 20 yılda yıldız olarak parlayan ,kitleleri arkasından sürükleyen solist biliyormusunuz? Yeni Zeki Müren'ler , Müzeyyen Senar'lar, Muazzez Abacı'lar biliyormusunuz?
Çözüm nedir ? Üretmek . Üretip katma değer yaratmak bunu piyasaya sunmak.
Geçenlerde Bostancı'ya fasıl dinlemeye gittim ama fasılın sadece ismi kalmış . İnsanlar eğlenmek için ritm duygusu yüksek , davullu , çengili , dansözlü uygulamaya girmişler eğlence müthiş ama fasıl yok sadece ismi var.
Fasılların tarihine baktığımızda TRT de ve eski gazinolarda okunan Kemal Gürses’li , Feridun Darbaz’lı , Kasım İnaltekin ‘li klasik fasıllar daha sonra cemiyetlerde okunan light fasıla dönüştüğü , günümüzde de isminin eki fasıl olan ufak gazinolar var.  Son trend ise isminden başka fasıl özelliği olmayan, genelde  Roman vatandaşlarımızın büyük ölçüde destek verdiği , yüksek ritimli eğlencede zirve yapan  Sulukule uygulamaları. Türkü barların değişik versiyonu.

Yıllar önce Muammer Yeşil isminde çok değerli Konservatuar yöneticisi vardı rahmetli oldu. Batı müziğini  sevdirmek adına Florya’ya  sefliğini Önder Bali’nin yaptığı  şehir orkestrasını getirir , Alagöz kardeşleri izlettirir, batı müziği ezgilerini dinlettirirdi bazende mehter. Yüzlerce insan o günleri sabırsızca beklerdi. Amaç müziği halka sevdirmek , çok başarılı olmuşlardı. Belki yaşayan hatırlayanlar varmı bilmiyorum. Şimdilerde İBB  orkestrası var mı onuda bilmiyorum gerçi olsa ne olur vatandaş olarak bana duyuramadıklarına , izlettiremediklerine göre zaten yok. Halka inmeyen müziğin ,sanatın ,politikanın bir yararı yok.

Aslında talebe göre davranmak gerekiyor. Konservatuarlarda öğrenciler  sanat müziği , halk müziği, batı müziği eğitimi alıyorlar. Birikimli bu arkadaşların;
  • Önce bilinen , beğenilen şarkıları orkestrasyonlarını yapıp gençlerin beğenisine sunmalı.TSM  nin marka değerini arttırmalılar .
  • Parasal güçlenen bestecilerin sürekli ve değerli besteler yapıp halka sunmaları ve TSM  yi sevdirmeleri gerekiyor .Ama para kazanmaları şart.  Endüstriyelleşme  yoksa süreklilik olmuyor.
Belki pop – sanat türü bir sentez çıkacak ancak bu talepsizlikten iyidir yoksa bir devir kapanacak.

Atatürk’ün dediği gibi ‘’ Ben Türk Müziğini seviyorum ancak müziğin geleceği batıda’’ .

Üreterek bir sentez yapmak neden olmasın ? Bu ülke arabeskle tanışmadımı? Türkçe sözlü batı müziği olmadımı ?
Birde bunu deneyelim . Ne kaybederiz ?

Gençleri yanımıza alalım belki beklediğimizden iyi olur.

Saygılar

Hiç yorum yok: