31 Ekim 2017 Salı

PİDENİN SIRRI



Hocam , bu pide işi Karadeniz’de güzel yapılıyor her bölge en iyisini yaptığını iddia ediyor , Trabzon , Giresun , Espiye , Görele ,Rize benim bildiğim merkezler ancak bu iş Samsun’da bir başka yapılıyor. Bafra’sı , Çarşamba’sı , Havza’sı…. Hele Samsun Merkez … İmrenir herkes….
Açığı ,kapalısı , yumurtalısı , tereyağlısı , peynirlisi , kavurmalısı , kıymalısı , pastırmalısı…
Karadeniz’in o güzel pidelerini birebir İstanbul’da bulmak çok kolay değil. Kebabın orijinalini bulamıyorsan , pidenin de ancak çakmasını bulabiliyorsun.. Un , nem , hava , malzeme usta kalitesi artık ne dersen de…
Urfa’da Dedecan sahiplerine İstanbul şübeniz Urfa’ya kıyasla aynı başarıyı gösteremiyor dediğimde her şey aynı diye itiraz etmişlerdi ancak arşivden iki patlıcanlı kebap görseli çıkartınca onlarda kabul ettiler ,daha fazla çalışalım dediler…
İstanbul’da en iyi pideyi Ümraniye’de bir pidecide yiyorum. Zaten müşteri talebi bu mekanın genel kabul gördüğünü gösteriyor… Kalın hamuru , tereyağı bana lezzetli gelir..
Oğlum askerlik sonrası orası senin burası benim durmadan geziyor… Gezsin hakkıdır.. Kolay değil evinden uzak kaldı , zor şartlarda görev yaptı….
Herhalde bize nispet olsun diye pidecideyim diye mesaj atmış..
Ehhh bizde insan oğluyuz ,canımız çekti.. Paket yaptır annenle yarım yarım yeriz dedim…
Gelen pide hala sıcaktı ancak normal yeme sıcaklığının biraz altındaydı. Kavurma biraz tuzluydu .Üzerinde peynir eritmişler , pide biraz daha tuzlu olmuş. Beğendiğim kalın pide hamuru bu sefer bana lezzetli gelmedi. Kağıtta bekleyince ,hamurlaşma yapmış ve kıtırlık kaybolmuştu.
Aslında herşey yerinde ve zamanında güzel. Malzeme aynı ancak 15 dakikalık yol lezzeti değiştiriyor…
O beğendiğin kalın hamur artık beğenmediğin oluyor…
Dış etkenler işin tadını bozuyor.. Eğer kaliteyi bozmak istemiyorsan bazı ürünleri gavurların dediği gibi take away yapmayacaksın. İsteyen gelsin yerinde yesin.
Hamur aynı hamur , malzeme aynı malzeme ancak dış etkenler lezzeti , beğenilmeyi , aidiyeti bozuyor…
Siyasette benzer durum var. Adam aynı adam ancak dış etkilerden dolayı olsa gerek , bir dediği bir dediğine , bir yaptığı diğer yaptığını tutmuyor.. Şimdi bu gibi siyasetçilere inanmak ,güvenmek , aidiyet duymak anlamlı değil….
Prof . Acar Baltaş diyor ki ” Kimse patronunun servetini büyütmek için meslek hayatının ilk iki yılından sonra yürekten adanmış olarak kendini parçalamaz” .
Belki bu söyleme itiraz edenler çoktur ancak burada tecrübe konuşur. Bu konunun muhatabı iş hayatına yeni girmiş idealistler değil , iş hayatında çok zaman geçirip deneyim yaşamış tecrübelilerdir..
Benim de kişisel inancım aidiyet yaratılmak istenen koskoca bir balondur… Bu yaşadıkça anlaşılır…
Zaman kişi ve kurumlardan vazgeçilmeyi öğretiyor ancak faturası biraz pahalı oluyor…

29 Ekim 2017 Pazar

CUMHURİYET








Dünya'da 200 çalışma yılını doldurmuş yaklaşık 6.000 cıvarında şirket var ki yarısı Japonya'da . En eski şirket Japon inşaat şirketi 1.400 yıllık Kongo Gumi. 578 Yılında kurulan han işletmecisi Hosti gene Japonya'dan. Avrupa'dan en eski örnek 1.000 yılında kurulmuş olan Fransız şarap işletmecisi Chateaeu Goulain.

Türkiye 'de ise ticari kuruluşların ömür ortalaması 12-13 yıl.Yani çok uzun ömürlü değiller.Kayıtları tutulmuş olanlardan en bilinenleri Muhittin Hacıbekir 1777 , Vefa Bozacısı 1870 , Güllüoğlu 1871 Cumhuriyet döneminde ise Kamil Koç 1923 , Koç Holding 1926 var. Tabiki Osmanlı döneminden bankalar , okullar var ancak onlar resmi kuruluşlar. Birde dernek olarak kuruluşu 1918 olan , önümüzdeki yıl 100. yılını kutlayacak olduğumuz Üsküdar Musiki Cemiyeti var ki hala büyük bir gururla hizmet veriyor.

Sözün özü kurumların ayakta durabilmesi kolay değil mutlaka özverili ve bilinçli çalışma istiyor.

Demokrasiler , yönetimsel çalışmalar, kurumsallaşma daha da özel çalışma istiyor..

İnsanlara daha fazla özgürlük sağlayan , Kraliyetin yetkilerini sınırlayan Magna Carta 1215 yılında hayata geçmiş , Fransız devrimi 1789 . Yunan'lılara , Roma'lılara kadar gitmeyelim . Yüzyıllar geçmesine ragmen insanlar hala daha fazla demokrasi için uğraşıyorlar , daha güzel bir ülke , dünya için çalışıyorlar..

Bugün cumhuriyetin 94. yılını kutluyoruz. Ülkemizin geleceğinin daha iyi olmasını istiyoruz...

Yüzlerce yılın yanında bizim 94 yıllık Cumhuriyetimiz çok genç . Elbette alt yapı nedeniyle bazı yol kazalarına uğradık , uğruyoruz. Bu bizi asla yıldırmasın , bunlar olacak ...

İşletmelerde genelde The Best Practice'ler yani en iyi örnekler anlatılır ancak The Worst Practice'ler de yani kötü örnekle de iyi bir uygulama modelidir. O nedenle negatif unsurlar asla ve asla bizde olumsuzluk yaratmamalıdır.

Bizim yapmamız gereken demokrasiye olan inancın devam etmesi , kalitenin artması için eğitim ; eğitim ,eğitim...

Demokrasi , eğitim , sahiplenmiş insan gücü Cumhuriyetin sürekliliği için en önemli etken olacaktır...

Asla vazgeçmeyeceğiz....

Nice güzel yıllara...