28 Mayıs 2018 Pazartesi

ÖRNEKLER





Dünya kupasında ilk maç yöneten Doğan Babacan 'ı geçenlerde kaybettik . Allah rahmet eylesin ,nur içinde yatsın. 

Doğan Babacan deyince akla ilk olarak 1974 yılında  Almanya'da yapılan dünya  kupasında   Şili'li  Cazelly'i oyundan atış şekli  gelir. Tam bir psikolog gibi davranmıştı . Çok disiplinli bir hakemdi. Oyunu kontrol altına almak ister ve kesinlikle oyuncuların disiplinsiz hareketine izin vermezdi.  Birde Allah rahmet eylesin Çoşkun  Gözalan abimiz vardı o da Doğan Babacan gibi disiplinli bir hakemdi. Sahaya çıkarken biz yan hakemler bile çekinirdik ancak onlar kendilerini kabul ettirmişlerdi.  Oyuncular ve teknik heyet ona göre hareket ederler , kesinlikle disiplin dışı davranmazlardı. . Bizde bir çok hakemi gözlemleyerek kendimizi geliştirmeye çalışırdık.

Dünyaca ünlü  birçok  hakem geldi geçti ancak İtalyan Concetto Lo Bello , Macar Sandor Puhl , Slovak Lubos Michel , İngiliz Howard Webb , Alman Mercus Merk , Fransız Mıchael Voutrol, İtalyan Nicola Rizzoli , İsveç'li Andreas Friks , İsviçre'li Urs Meier , İtalyan Pierluigi Collina  diğerlerinden farklıydı . Bunların DNA 'sında hakemlik , liderlik vardı desek çok abartmayız.  Eğer bu hakemlerin doğal yetenekleri sende yoksa örnekleri çok dikkatli  izleyip , iyi,  kötü yanlarını değerlendip kendini geliştirmen ve içselleştirmek gerekir. Unutmamak lazım ki bu hakemlerde  doğuştan sahip oldukları yeteneklerin üzerine koyup kendi zamanlarında dünyanın en iyi hakemleri oldular..

Doğal olarak ülkemizde de etkileyici hakemler oldu. Örneğin ben maçları izlerken Yusuf Namoğlu'nun zekası , Erman Toroğlu'nun öz güveni , Çoskun Kutay'ın sempatisi , Talat Tokat'ın sakinliği , Erkan Göksel'in kalitesi , İhsan türe'nin karizması , Ahmet Çakar'ın aklı , Sadık Deda'nın fizik performansı , Yahya Diker'in maça hazırlanışını hep örnek aldık ve bir şeyler kapmaya çalıştık. Elbette bugün Ali Palabıyık'ın modern hakemliği yansıtması , Fırat Aydınus'un oyuncularla ilişkisi , Cüneyt Çakır'ın tecrübesi gerçekten çok kıymetli.

Eğer doğuştan çok büyük yetenek değilseniz , sistemi toptan değiştirebilecek özelliğiniz  yoksa mutlaka gözlem yapmak gerekiyor hemde çok ciddi şekilde.
Zeki Müren değilseniz , Müzeyyen Senar değilseniz mutlaka gözlem yapmak zorundasınız. Önce taklit , sonra kendi değerlerinize sahip olabilirsiniz..

Messi degilseniz , Cruyff değilseniz , Pele değilseniz , Beckenbauer değilseniz , Maradona değilseniz mutlaka en iyileri izleyip iyi yönleri kendinize uyarlamak durumundasınız. Olumlu özellikleri alıp kendinize uyarlamanız , olumsuz yönleri ise kullanmayın ancak cebinizde olsun , yarın lazım olur. Asla kullanmamanız  gerektiğini hatırlarsınız..
Yakın geçmişte birçok siyasetçi gördük . Bazılarının iyi , bazılarının kötü yanları vardı...Örneğin Ecevit'in kibarlığı dürüstlüğü , Özal'ın değişimciliği , Demirel'in tutkusu ve pragmatizmi , Erdoağan'ın halka dokunuşu ve etkilemesi , Kılıçdaroğlu'nun demokrasi aşkı . Hepsinden birşeyler almak  gerekir. Kötü yanları var ise hiç bulaşmamak gerekir.

Kabul edin veya etmeyin  demokrasi , adalet , Atatürk , Cumhuriyet ,Peygamber , Kuran , İslam gibi halkla butünleşmiş olgular var bazıları çeşitli kesimlerde kabul  görüyor..

Bu olguları tümden veya kısmen red etmek  yerine bunları içselleştirmek yaşam parçası  , parti  ideolojisi olarak belirlemek ... Karamollaoğlu samimi ise ve bunları  içine sindirmişse kendisinden örnek alınacak şeyler yok mudur ?

Gerek sistem açısından gerekse liderlik açısından örnek alınabilecek çok kişi ve kurum var....

Eğer Atatürk gibi büyük bir devrimci değilsen hiç kompleks yapma , örnekleri incele , olumlu yanları al , ülke şartlarına uygulama derdin olmasın , yönlendirmeyi sen yap.

Huzuru , mutluluğu , refahı amaçla  sürdürülebilen demokratik düzen sana da yeter bana da....

Her kim yapacaksa !!!!

25 Mayıs 2018 Cuma

KARADUVAR




Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi diye sorarlar ya .... 
Bence ikisi de değil. Çok yiyen bilir. Hem masa sohbeti hem yiyeceklerin kaynağı ve tarihi kültür açısından yerel ve küresel çok bilgi sahibi olmanıza neden olur..
Bildiğiniz üzere bende çok gezen çok yiyen bir insandım AKP buhranına düşmeden önce.. Kilo ile alımlar şimdi gramla oluyor bu anlamda Avrupa'lı olduk,ekonomik yaşamayı öğreniyoruz hemde sağlık açısından iyi oluyor...
Neyse biraz geriye dönelim. Bizim işimizde projecilik önemliydi genelde üç -beş kişi ile proje uygulaması yapardık... Günün sonunda ekipteki arkadaşlara yemek vermek adetten olmuştu...
Adana - Mersin bölgesine gittiğimizde et konusunda Adana , balık konusunda tercih Mersin olurdu...
Pazarcık'lı yürümmmm Fevzi'nin rehberliğinde Ataş rafinesine yakın Karaduvar lokantaları en çok gittiğimiz yerlerdi..
Denize yakın , salaş , lezzetli , taze balığı , kalamarı , kardesi ve özellikle ince kıyım , bol taze sarmısaklı , nar ekşili salatası olan lokantaları vardı...
Fevzi gider buzdolabına bakar taze balığı seçerdi . Pazarlık genelde Lagos balığı üzerine yapılırdı. Genelde lagos'un kilosu 30-35 tl cıvarındaydı.
Lokantalar salaş olduğu için hijyenle ilgili sorunlar olabiliyordu. Allah uzun ömürler versin Fevzi mutfağa gider yeni yağ açılmasını isterdi.... Ne olur , ne olmaz diye....
Yine bir gün ekiple Karaduvar'a gittik... Hava henüz kararmamıştı... Fevzi Lagos için pazarlığını yaptı...
Pazarlık bile ayrı bir keyiftir... 3 kilo lagos şu kadar ben verdim bu kadar falan ...
İkinci kata çıktık , bizden başka kimse yoktu , lokantayı kapatmış gibi olduk... Onumüzde boylu boyunca uzanan Akdeniz.
Menü , nar ekşili ince kıyım salata , karides , kalamar ve final lagos ...
Müthişti ... On üzeri on .... Fevkeladenin fevkinde.....
İnsanların yüzüne baktım . Nasıl bir mutluluk , nasıl bir hoşluk anlatamam.....
İlave yaptıralım mı diye sordum arkadaşlara , hemen atladılar...
Değişiklik olsun bu sefer barbun yiyelim dedim. Tamam dediler...
Barbun geldi , fena değildi ancak Lagosu yiyen arkadaşlara barbun çok tatsız geldi hatta beğenmediler.
Bu güzel yemekten sonra barbun yenir mi bakışı oluştu yüzlerde..
Gerçekten yenmiyordu...
Sırf aç gözlülük yaparak yemeği tadında bırakmadık ... Daha fazla , daha fazla diyerek balığı mundar ettik...
Bu ne kültürsüzlük , bu ne cahillik bu ne aymazlık dedim kendi kendime....
Olsa olsa o güzel yemekten sonra hafif bir tatlı ile taçlandırmak varken gereksiz risk aldım dedim kendi kendime ve bana çok büyük ders oldu..
Nedense dün sayın RTE'nin seçim manifestosunu dinlerken aynı hisleri yaşadım...
Yıllar sonra iktidarı davul zurda ile tadında bırakıp gitmek varken gene insanları yemeyecekleri lezzetleri tavsiye etmesi bana nostalji yaşattı...
Sağolsun , Allah sağlıklı ,huzurlu emeklilikler nasip eder inşallah....
Yemek seçimine dikkat.... Emeklilikte yağlı ,acılı , çok kalorili yemek yemesin.... Bol yeşillikle idare etsin..... Belli yaştan sonra ağır yemek sağlığa iyi gelmiyor...
Aman zeytinyağını ihmal etmeyelim , salataya bol limon....
Afiyet olsun....

3 Mayıs 2018 Perşembe

GRİDA'NIN EVRİMİ








Artık CHP adayı belli olduğuna göre benim işim bitti , işi hatası ve sevabıyla profesyonellere bırakmak gerekiyor. Bu nedenle siyasetin izleyicisi , eğer güzel yazı bulursam bir miktarda aktarıcısı olacağım.

Hep inanmışımdır ki siyaset , ticaret , sosyal hayat hep doğadan bir parçadır. Bence matematik ve doğa hayatın en önemli gerçekleridir..

Hani Akyaka'da , Gelibolu'da gördüğümüz Orfoz Restaurant'ları vardır. O güzel balığın ismi ile anılırlar...

Hani Antalya'da Grida , Mersin'de Lagos olarak bilinen bazı yerlerde ise lahoz olarak isimlendirilen o güzel Akdeniz , Ege balığı....

Bilir misiniz , o güzel orfoz ve lagos balıkları aynı familyadan hermafrodit balık türüdür yani çift cinsiyetlidirler.

Bu balıkların ortak özelliği ;
0-2 Yaşına kadar cinsiyeti yoktur ve denizin sığ bölgelerinde gezerler...
2 - 12 Yaşına kadar balık dişi olur ve denizin orta derinlikteki bölümlerinde gezerler...
12 - Yaşından sonra ise balık erkek olur ve denizin derin bölümlerinde yaşarlar.
17- 18 Yaş cıvarında hayatları sonlanır...

Peki bu süreç içersinde üreme , nesilin devamı nasıl olur ?

Erkek lagos senede bir kere dolunay zamanı çiftleşmek üzere denizin orta kesimine yükselir ve dişiyi döller sonra geldiği yere yani denizin derinliklerine iner ve hayat devam eder.
Nesilin devamı için sadece 5-6 kerelik şansı vardır. İyi değerlendirmesi gerekir...

AKP'nin 16 yıl süren iktidarı ile inanılmaz benzerliği bulunmaktadır....

İktidarın ilk iki yılı baskın seçim başarısı ve icraatlar nedeniyle muhalefet ne olduğunu anlamamış , nereden geldiğini şaşırmıştır. Aklı başından gitmiş , cinsiyetsiz Lagos gibi ortalıkta dolaşmıştır..
Yaklaşık on yıl süren iktidarın başarılı icraatları karşısında muhalefet ancak dişi lagos muamelesi görmüş... Gelen vurmuş , giden vurmuş....
Son 3-4 yıl muhalefet güçlenmiş bir anlamda kuvvetlenip erkekliğe adım atmış , bir şekilde orta derinlikteki dişiyi döllemek arzusu artmıştır...
Son denemeyi 16 Nisan'da yapmış, dişiyi döllemiş ancak sıhhi olmayan ortam koşulu nedeniyle yumurtlama olmamıştır.

Artık Lagos 'un fazla zamanı kalmamıştır ya dölleyecek ,yumurta yaptıracak , nesil çoğalacak yada nesil çoğalmadan ölüp gidecektir....

24 Haziran - 7 Temmuz dişinin döllemesi için tam zamanıdır...

16. Yıl en güzel zamandır döllemek için...

Yukarı çık ve işi bitir.... Just do it....

Kolay gelsin...