24 Nisan 2012 Salı

OLAN MUZLARA OLDU





Ne güzeldir muz ağaçları . Muzun tadı ne güzeldir. Hele hele muz tarlalarının görünüşüne doyum olmaz.

Rahmetli Özal’ın rekabete örnek gösterdiği Çikita muzlar belki ucuz satılıyor, belki daha doyurucu ancak bizim yerli muzların tadına doyum olmuyor.

Muzlarımız  genelde Anamur, Alanya, Gazipaşa bölgesinde yetişir. Muz sıcaklık , nem ve uygun yamaç  istediği için bu bölgeler istenilen yerler olmuş.

Yıllar önce Mersin’den Antalya’ya araba ile gitmek gafletinde bulunmuştum. Üçyüzden fazla virajı olan bu yol doğal güzellikleri müthiş olsa da beni canımdan bezdirmişti.

Gazipaşa’ya geldiğimde nefis bir manzara ile karşılaşmıştım. Önümde boylu boyunca  denize kadar uzanan vadideki müthiş muz bahçeleri görüntüsü.
Bu görüntüde beni üzen bir şey vardı. Muz ağaçı denizinde tam ortada bir boşluk ve içinde fazla büyük olmayan otel inşaatı. Demek ki yıllar içinde bu bölgede muz bahçeleri gidecek yerine oteller gelecekti . Öyle de olmuş.

Geçenlerde ziyaret ettiğim bölgeye  abartısız yüzlerce 5 yıldızlı otel yapılmış. Bölge bütünüyle turizm odaklı olmuş. Genelde sahil ayrılmış ve oteller içerde kalmış.  Sahiller halka açık, gayet iyi olmuş.

Kargıcak’ ta SİT  alanına inşaa edilmiş şahin tepesi gibi  bir otel gösterdiler.  Rivayete göre otel başka birisinin üzerinde görünüyormuş  ancak gerçek sahibinin  çok da eski olmayan  bir içişleri bakanı olduğu söyleniyor .  

Ben bölge halkının yalancısıyım.  Onlar öyle söylüyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz dedik , bizde yazdık.

Normal insanlar beyinlerinin % 10 ‘ nunu kullanıyorlar.  Bazıları  herhalde daha fazlasını kullanıyorlar veya öyle sanıyorlar . Bu siyasetcimiz de kendini çok akıllı zannedenlerden.

Genelde ucuz adama pahalı iş, pahalı adama ucuz iş yaptırılmaz. Ucuz adamlar  gücünü kullanıp kendine menfaat sağlamaya çalışıyorlar.

Bize olsa baraka inşa ettirmezler, adamlar  SIT  alanına otel yapıyorlar . Keser döner sap döner birgün yanlış yapan  hesabı öder. Bu süreçten kaçmak yok,  onun için çok akıllı olmak bazen tutmuyor.


Bu memlekette  12 Mart ,12 Eylül , 28 Şubat süreçleri yaşandı. Yıllar sonra dosyalar açılıyor, hatalı uygulama varsa hesabı soruluyor. Demokrasiye olan saygı nedeniyle çoğunluk tarafından destekleniyor. Ancak kastı aşmamak, askerin itibarı ile fazla oynamamak gerekir. 


Önemli olan demokrasiye müdahale edenlere gösterilen takibin , şahsi menfaatleri için kanun ,hak , hukuk tanımayan  vesayeti elinde tutan bazı siyasilere de yapılmasıdır.

Dürüst, hiç suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen, trafik kuralları dahil her türlü kanun ve kurala uyan bir çok vatandaşımız var.

Bazıları ise  hırsızlık, kanunsuzluk, uğursuzluk peşinde. Ormanları yakıp ev yaptılar, gecekondu yapıp yıllar sonra müteahitlere satıp zengin oldular. Yeşil kart alıp ilaçları sattılar, elektrik paralarını ödemediler ama elektrik kullanımına devam ettiler. Bunlar medeni toplumlar için örnek oluşturmamalı.

Temelin çok güzel bir karısı varmış .
Köydeki bütün erkekler karısını görünce iç çekerlermiş.
Bir süre sonra kadın köydeki erkeklerle beraber olmaya başlamış.
Evin önünde uzun kuyruklar oluşmuş.
Bunu goren Temelin arkadaşı Dursun dayanamamış.
‘’Ula Temel karının neler yaptığını görmüyor musun? Bu kadını neden boşamıyorsun. ?’’
Temel sinirli bir şekilde cevap vermis.
‘’Ula kariyi boşayayım da diğerleri gibi kuyruğa mı  gireyim? ‘’

Sakın malı kaptırıp sonra tekrar sahiplenmek için bir gayret içine girmeyelim.

Halkın ormanına, arazisine nasıl el koyuyorlar ?  Sivil Toplum Kuruluşları neden ses çıkartmıyorlar ? Bu arazilerde vatandaş olarak benim, çocuklarımın  hakkı yok mu?   Ben neredeyim?


Bizde mi yanlış yapalım ?  Yanlış yapmak için kuyruğa mı girelim ? Doğruyu yapanları niye yanlış yapmaya zorluyoruz ?


Temel  Vatikan’da gezerken upuzun bir kuyruk görür.
‘’Nedir bu kuyruk..? ‘’ diye sorar
Vatikan kilisesi tarafından cennetin  1000 $’dan parça parça satıldığı , parayı   verenin de Cennet’ten bir parça satın alabildiğini öğrenir.
Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere
‘’Ben cehennemi satın almak istiyorum’’.. der.
‘’Olmaz burada cehennem satışımız yok.  Cennet’ten bir parça almak
 istiyorsan sıraya girmelisin.’’  derler.
Temel Cehennemi  satın  almak için kararlıdır ve ısrarını sürdürür.
Temeli ikna edemeyen görevliler, durumu Papa'ya anlatırlar. Papa gülerek;
 ‘’Gidin sorun bakalım Cehennem’in tümüne   ne kadar veriyormuş bu akılsız  adam.’’
Kapıya inip Temele sorarlar;
 ‘’10.000 $ veririm’’
 Papa Temeli içeri çağırtır, hazırlattığı evrağı da Temele imzalatıp 10.000 $ da aldıktan sonra arkasından gülerek uğurlar.
 Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak için bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip;

"Eyyyy uşaklar ,  Cehennem‘ in tümünü ben satın aldım . Artık Cennet için  uğraşmanıza gerek kalmadı. Dağılabilirsin....."

sonra ne oldu dersiniz...
Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi 10.000 $’ a sattığı Cehennem’i  Temelden geri alabilmek için hala pazarlık etmekte. Son durum..

Temel 10 milyon $ ‘da ısrarcı...:

Bu fıkra da benden size armağan olsun.

Temel nişanlisi Fadime ile fındık tarlalarını geziyormuş. 'Bak Fadime' demiş,

‘’Bütün bu tarlalar benim. Ancak  bir tanecik  fındık koparırsan, seni hemen  oraya yatırırım ona gore.’’

Bunu duyan Fadime' nin gözleri parlamış. Hemen koşup bir tane findık kopartmış.
Temel sözünün eri ya, Fadimeyi fındık ağacının altına yatırmış.
Bu cezadan memnun kalan Fadime, üstünü başını toparlayıp, ayağa kalkar kalkmaz bir fındık daha kopartmış.
Temel bir kez daha .... Bir fındık daha.....
Temel beşinci fındıktan sonra perişan ayağa kalkmış, bitkin bir halde Fadimeye dönüp eliyle tarlaları gostererek ;

‘’ Buradan sonrası artık Fiskobirlik’in.’’

Beyler lütfen insaf edin. Şimdiye kadar  yeteri kadar yediniz, içtiniz.
Bırakın biraz da bolluk bereketten yararlanma seçiminizi halktan yana kullanın.

Alanya dönüş yolunda o güzel muzlardan ben de tadayım dedim.
Akşam çok içmisiz ondan mı ? Yoksa bu yaşadıklarımızdan mı  bilmem , ağzımızın tadı biraz kaçmış.  Satıcıya eski lezzeti bulamadığımı söyledim.

Satıcı  ‘’ Doğrudur, oteller için ağaçlar kesilince  muz bahçeleri biraz içerlere kaldı.
O nedenle sanıyorum  muzlar yerini beğenmemiş olabilirler ’’ dedi.

Anlaşılan bizler gibi muzların da bu olanlardan tadı kaçmış.



.








FAKİR ÜLKENİN ZENGİN ÇOCUKLARI




Geçenlerde benim de bulunduğum bir toplantıya eski genel müdürümüz, abimiz, ustamız  Macit Akman konuşmacı olarak katıldı. Genç yöneticileri aydınlatan bir konuşma yaparak geçmişle gelecek arasında köprü kurdu.

Macit beyin konuşması bir başka  büyüğümüzün yorumunu aklıma getirdi. Değiştirmeden iletiyorum;


Çalışan her insan birgün köşesine çekilecektir. Gençlerimiz, önlerinde bulunan yaşlı yöneticileri, kendileri için "engel" olarak degil "rehber" olarak görmelidirler.

Bunun içindir ki,üretken olma heyecanlarını  ve verimliliklerini kaybetmemiş  olan ileri yaştaki yöneticilerden daima yararlanma çareleri aranmalıdir.

Gençlere şöyle seslenmek istiyorum !

Bizim " yaşlı kuşagımız, milletimizin mayasıdır ! ‘’  Kültürümüzü, san'atımızı,  siyasal ufkumuzu,  iş dünyamızı ve toplumsal  hayatımızı  gelistirmek ve güzellestirmek istiyorsanız  bu  mayadan yararlanmak zorundasınız .

" Ustalarınıza  sahip olunuz.’’

CAN KIRAÇ

Gerçekten güzel bir yorum.  Kimbilir faydalanılması gereken daha kimler var ?


Bu toplantıda dostlarım neden daha sık yazmadığımı sordular. Yazılarımı okudukları ve beğendikleri anlaşılıyor. Bunun da beni memnun etmesi gerekirken o memnuniyeti kendime göremiyorum.
Malum artık digital fotoğraf elde etmek çok kolay. Cep telefonunun ilgili bölümüne bas , download et tamam. Bunu yapmak kolay da , resimlerimde gördüğüm asık suratıma  ne demeli ? Bu da benim mutsuzluğumun dışa vurumu. Kendimizi mutlu etmek zor.

Aslında bir çok bahanem var. Hangisini sayayım ?
Önce sağlık diyoruz. Yakınlarımızın ve benim sağlığıma dikkat etmemiz gerektiğine inanıyoruz.
Benim biraz , biraz da değil fazla miktarda kilo sorunum  var .
Gerçi anne tarafından Ege’liyiz, yüzümüz genç gözüküyor bu bizi yanıltmasın. Şişmanlık yüzü biraz geriyor o kadar.
Aslında geçen yıl HEDEF 99 diyerek olması gerekeni ortaya  koymuştum ama ulaşamadım . Tamamıyle kendi iradesizliğim.
Askerliği topçu olarak yaptığım için hedef düzeltmeyi  bilirim. Sütre gerisinden deneme atışı yap . Sonra farkı gör, düzelt ve hedefe odaklan . Booom işte budur.

Demek ki hedefi vuramamaktan değil, vazgeçmekten korkmalıyız.

Yılmayacağız. Ölmeden Ölmeyeceğiz.

Panik yapmayalım,  yolu bulmak için tepeye çıkalım. Vizyoner ve metodolojik bakmayı bilelim.

Buluştuğum lise arkadaşım 50 yaşın üstünde olmasına rağmen gayet formdaydı . Nasıl yaptığını  sordum. Emekli oldum ,bekarım, geçici kız arkadaşlarım oluyor, yılda 2-3 kere yurtdışına gidiyorum, sitemin havuzunda 5 gün spor yapıp yüzüyorum, hürüm, mutluyum . Demek ki bu da sağlık için bir reçete.

Zorluk az ,stres az .

Sadettin Kaynak eseri gibi bahar serinliği veriyor.

Ne dert kalır ne hüzün bir sudur akar zaman.

Peki koca koca şirketlerin  sağlam adımlarla ayakta kalmak için yaptığı stratejik plan örneklerini biz neden kendimiz için yapmıyoruz ?

GAP Analizi,

Hayattan ne bekliyoruz ? Şimdi neredeyiz ?

SWOT Analizi,

Mutlu olmak için güçlü yönleriniz , zayıf yönleriniz nelerdir ?   Mutsuz olursanız riskleriniz ne olur?  Mutluluk için fırsatlarınızı görebiliyor musunuz ?

KISS  Diyagramı,

Mutlu olmak istiyorsunuz , bu kararı güçlü bir karar olarak aldınız o zaman
·         Neleri yapmaya devam edeceksiniz  (K)
·         Neleri geliştireceksiniz                     (I)
·         Neleri artık yapmayacaksız              (S)
·         Neleri yapmaya başlayacaksınız.      (S)

İşte bu metotları doğru yapmak hayatta başarı ve mutluluğu beraberinde getiriyor.


Arkadaşlarımdan birisi  iyi eğitim almış,  ancak iş hayatın da  başarılı olamamış.
Çok zeki çocukları var ama onlar da okumuyorlar.
Çok güzel bir eşi var ama mutluluğu yakalayamamış.
Bir çok yeteneği var ancak  tamamına erdiremiyor.
Parası var ancak sağlığı bozuk ,harcamayı beceremiyor.

Demek ki iyi eğitim, yetenek, istemek mutluluk için yeterli olmuyor.

Bu arkadaşım kendine KISS  yapmasın mı ?

Şimdi kendimize bakalım . Kilo vermek mi zor ? Kilo almamak mı ?

Benim de KISS e ihtiyacım var.

Zengin yemek menülerinde açlığı yaşamak veya açlık ülkesinde semirmek her ikisi de mümkün. Önemli olan ne yapacağına karar vermek.

Bazı ülkeler var zengin ama  bazı kişileri fakir.
Bazı ülkeler var fakir ama bazı kişiler zengin.

Hayatım boyunca merak ettim, hangisi iyidir ?

Bakın imajlar nasıl oturmuş.

Ecevit  namuslu, dürüst ancak memleket yokluk içinde.
Memurun işini bildiği, ihale sahiplerin belli olduğu Özal’ın orta direk ülkesi.

Hangisinde yaşamak isterim ? Bu soruyu hep kendime sordum.

Dürüst olmak gerekirse Özal ülkesi bana daha yakın geliyor. En azından birşeyler üretmek.

Rahatı, konforu görünce kimse fakirliği aklına getirmiyor. Kimse fakirliğe dönmeyi  istemiyor.


Temel ile Cemal  farkında olmadan kadın zannederek eve  iki dönme getirmişler. Yatmadan önce dönmeler ;

‘’Söylemedi demeyin biz dönmeyiz.’’
 Temel;
 ‘’ Ha pura bizimdir, istediğunuz kadar kalapilursunuz da ! ’’

Görüyorsunuz bizim uşaklar dönmeyi aklına getirmiyor.

Ben dönmeyi istiyorum ama aklınıza geleni değil. Eski sporcu günlerime , kilosuz sağlıklı günlerime.
Ancak bazıları malesef hayal oldu.Halbuki bir zamanlar ne güzel yerdik . En sevdiğim yiyecek,içecekler ;

·         Arnavut ciğeri
·         Bira
·         Turşu 

Artık bunları yiyemiyorum . Hepsi sağlığıma dokunuyor. Örneğin ne zaman turşu yesem , üzerine bol su içip şişiyoruz . Tuz fiziksel dengemizi bozuyor.  Tuz her  yediğin yemekte doğal olarak var . Öyleyse tuzu, turşuyu keseceksin .

Son yıllarda kitap hatta gazete okumuyorum.
İnancıma göre eğer normal akıl sahibi kişiysen ve de yeterli tecrüben varsa artık fikri üretim yapabilir, katma değer yaratabilirsin. Dışardan kimsenin sana bilgi enjekte etmesine ihtiyacın olmamalı.

Ben okumak yerine yaşamayı tercih ediyorum. Daha kalıcı oluyor. Beni etkileyebilecek dışardan gelecek bilgi bombardımanına izin vermiyorum. Tuzlu  yememek gibi bir şey bu. Bir şeyler üretebiliyorsam, insanlar beni izliyorsa demek ki kendime göre haklıyım.
Bu arada düzenli kitap okuyucularını  ayırıyorum. Onlara sözüm yok , saygım var .
Belki de benim okuma alışkanlığım yok diye kıskanıyorum.

Ama olsun bu yol benim yolum. Sonucuna razıyım.


Hayatında bir değişiklik yapacaksan önce kafanda bitirip , kararlı olacaksın.

Unutmayın,

Taş devri taşlar bittiği için değil ,  kafalar değiştiği için bitti ...