Evimizde
altı nufus var. Ben ,eşim, oğlum ,kızım ve iki kedimiz.
Çok
ufak yaşta aramıza katıldı kedilerimiz. Onları aile fertlerinden ayırmadık.
Hatta bazen ayrımçılık bile yaptık.
Herşey
yolunda gidiyordu ancak Lokum isimli dişi olan kedimiz düzenli olarak etrafı
kirletmeye başladı. Eşim devamlı onun arkasını topladı ancak bir gün yeter
dedi.
‘’
Artık dayanamıyorum . Lokum’u evde
istemiyorum.’’ diye bağırdı .Haklıydı ....
Gerçekten
zor bir durum. Kediyi istemeye istemeye bir dostumuza vermek zorunda kaldık.
Ertesi
gün erkek kedimiz olan Gümüş farklılaştı. Hiç görmediğimiz haraketleri yapmaya
başladı.
Ayağımıza
sürtünüyor , oyun istiyor, hatta taklalar atıyordu .
Bu
davranış değişmesinin tarifi neydi ?
·
Lokum
gitti , ortalık bana kaldı. Artık tek sevgi kaynağı benim !!!!
·
Lokum
gitti , beni de göndermeleri olasılık dahilinde. Her türlü hoşluğu yapayım.
Beni de başkasına vermesinler !!!
Neyse
biz daha fazla dayamadık . Bir yanda kızımın ağlamaları , diğer yandan Lokum’ a
olan özlemimiz neticesinde kedimizi geri alma karar aldık.
Öyle
ya bir kediye mi bakamayacaktık ? Mutlaka bir yol bulunurdu .
Sevgi
üstün gelmişti. Kedimizi geri aldık.
Almasına
aldık ancak Lokum eve gelince erkek olan Gümüş ‘te bir hırlama, bir diş
gösterme. İnanılır gibi değil.
Gümüş’ün
o kendini beğendirme çabaları gitmiş, eski haline dönmüştü.
Anlaşılan
sorumuzun cevabını almıştık. Kıskançlık ve kendini beğendirme isteği hakim
olmuştu Gümüş’te.
Sevdirme
, beğendirme , kendini dünyanın merkezine koyma , iktidar olma isteği böyle
birşey olmalı herhalde.
Suudi
Arabistan vatandaşı vize almak için ABD
konsolosluğuna başvurmuş .
Görevli sormuş, adam yanıtlamış:
"Name ?"
"Abdul Rauf Bin Selam"
"Sex?"
"5 times per week..."
"No no! Male or female?"
"Male, female, sometimes camel.."
Bizim iktidar o kadar kendini beğendirme hissi hakim olmuş ki gözü hiç birşey ayırt etmiyor.
Laik
, sosyalist , Atatürk’çü , gezici , milliyetçi , cemaatçi ......
Anladım kimseyi
ayırt etmiyorsun ancak bizi de deve yerine koyma be yahu..