Ramazan
ayının güzellikleri yaşanırken kendimize keyifli bir yaşam sağlamak için bazen ailece
değişiklikler yapıyoruz.
En
büyük lüksümüz akşamları ada vapurunda eşimle buluşup orucu Büyükada’da
bozmak.
İş
çıkış ,vapur ve iftar saatleri uygun olduğu için zorluğumuz olmuyor. Yemek
sonrası sahilde birer çay içip , Bostancı’ya geri dönmek, hoş bir günü
tamamlıyor.
Büyükada’daki Konak Lokantası gayrı müslim , müslüman ,turist , bir çok
kişinin severek yemek yediği üstelik hesaplı bir lokanta. Ada sakinleri genelde
evde yemek yapmak yerine bu lokantada ekonomik ev yemeklerini yemeği tercih ediyorlar.
Çorbalar
, zeytinyağlılar , sulu yemekler ,ızgaralar....
Geçen
akşam eşimle yemeğimizi yedikten sonra sahildeki çay bahçesine oturduk. Hem
çayımızı içiyor hemde önümüzde uzayıp giden denizi seyrediyorduk.
Aydınlık
bir gecede karşı kıyının ışıkları pek hoş görünüyordu.
Biz
bu güzel manzarayı seyrederken masaya arkamızdan uzanan bir tabak ve içindeki buzlu
bademleri gördüm.
Bir
an şaşırdım ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kimdi tabağı uzatan ?
Önlüğü
, şapkası ve güler yüzüyle benim iyi tanıdığım bademci Adem’di bu kişi.
Zaman
zaman katıldığım yemeklerde badem satan
Adem.
Hayrola Adem ?
Faaliyet alanını adaya mı taşıdın ?
Ne
yapalım müdürüm. Ramazanda karşı kıyıda iş olmuyor. Mecburen buraya geliyorum.
Bu güzel bademler
için teşekkür ederim. Borcumuz nedir ?
Olur
mu müdürüm bademler bizim jestimiz. Katiyen para almam.
Sağol Adem.
Adem’in
bademleri on üzerinden on kalitesindedir. Pek nefistir. Kolestrol ve
zayıflamaya birebirdir.
Adem bu güzel
bademleri nereden getiriyorsun?
İzmir’den
getiriyorum Okan abi.
Aile
tarafından Marmaris’li olduğum için çocukluğumda çok badem yemişimdir. Ege’nin
taşlı toprağında yetişebilen bir meyve olması nedeniyle çokça üretilir.
En
meşhur olanı Datça bademi diye bililiz. Anadolu’da hemen hemen her yerde
yetişir. Bu güzel bademler de İzmir’den gelmişti.
Gerçekten
İzmir’in Kordon sahil lokantalarında
veya yürüyüş yollarındaki tezgahlarda satılan birbirinden güzel buzlu
bademlerin tadına doyum olmaz.
Zaten
bir çok güzelliği İzmir’de yaşadım. Bir başka dünyadır İzmir ....
Rahmetli
babam İzmir’den aldığı çipuraları gazete kağıdına sardırır , geminin buzluğunda
muhafaza eder ve bir günlük yolculuğun ardından İstanbul’a getirirdi.
Çipurayı
ilk İzmir’de tanıdım ve sevdim.
İlk
sevgilimi de ...
İş
için gittiğimde İngiliz dostum tanıştırdı bizi. İzmir gecelerinin karanlığında çok iyi göremedim
sanki üstü yeşil , Yunan heykellerini çağırıştıran bir güzellikti.
Amerika’lıydı .
Böyle
bir güzelliğe sahip olma becerisini kendimde göremedim. Sanırım öz güvenim tam gelişmemişti
o zamanlar . Sahip olma teşebbüsünde bulunmadım ve vazgeçtim.
Platonik
bir aşktı benimkisi. Ancak uzun yıllar etkisinde kaldım.
Şansım
yabancılardan açılmıştı bir kere. Bir sonraki sevgilim Amerikalı , sonraki ise
İngiliz.
Kısa
süreli aşklar yaşadım onlarla . Ancak aşklarım hep hüzünle sonuçlandı.
İyi
niyetimden yararlanıp , beni hep
sömürmeye kalktılar.
Yakışıklıydım
ancak benimle birlikte olmalarının gerçek nedeni sanırım harcanacak param olmasıydı. Hovardaydım o zamanlar .
Gerçi
param olmasa da onlar beni gene
sömürürlerdi. Malımla , mülkümle.
Sonuçta
hep mutsuzluk , hep üzüntü.
Onlar
yabancı bunu yapmaları sürpriz değil. Bu memlekette yaşamaları için birilerini
sömürmeleri gerekiyordu o kişide ben
oldum dedim kendi kendime. Şansımı yerlilerden yana kullanmaya karar verdim.
Çevreme
baktım, artık yerliler o eski içine
kapanık olanlardan değildiler.
Serpilip,
gelişmişler, güzelleşmişler üstelik beni kaybetmemek için elinden geleni
yapıyorlar.
Çeşit
çeşit cilveler , çeşit çeşit hoşluklar.
Yerli
ilişkisinde istek var ancak o da menfaate dayanıyor.
Dikkatli
olmak gerekir dedim kendi kendime. Demesine dedim de gel gör ki başarmak kolay değil.
Sarısıyla
, esmeriyle , kızılıyla , sonradan renklisiyle. Hepsi seni bekliyor.
Kolay
değil güzellerle uğraşmak. Elini verdiğinde kolunu kaptırıyorsun.
Çok
çekici , hoyratça , seninde sürekli olmayacağını
bildiğin
ama seninmiş gibi gördüğün ve sonunda acı verecek bir ilişki.
Sonuçta
yine hüsran , yine üzüntü.
Biliyorum
bu aşklar beni ya delirtecek ya da intihar ettirecek.
Önce
kendim , sonra onların yüzünden.
İhtiraslı
sevgililerim....
Kredi Kartlarım.......