28 Mayıs 2012 Pazartesi

YOLSUZ OTELLER , KOKUSUZ GÜLLER






Baharın , yaz mevsiminin  güzelliğini anlamak için doğa ile bütünleşmek gerçekten çok hoş oluyor. Mayıs ayı Emirgan parkında laleleri seyretmek insanın ruhunu aydınlatıyor.

Bu hafta ziyaret ettiğim Ayder Yaylası  doğa düşkünleri için bulunmaz bir tabiat parçası.
Dağları , ormanı , yeşili , eksik olmayan sisli günleri , halkın otantik ve sempatik yapıları görülmeye değer.

Dikkatimi çeken bir konu malesef bazı otel ve pansiyonlar  yayla üzerindeki  yeşillikler üzerine bina yapmışlar. İşin ilginç yanı inşaa edilen otellerin bazılarında yol yok. Müşteriler ellerinde bavullar, çantalarla çimen  üzerinden metrelerce yol aşarak otellere ulaşmaya çalışıyorlar.

Yolu olmayan oteller bir anlamda kokusu olmayan gülleri çağırıştırıyor.

Televizyonun ilk satışa çıkan yıllarında ünlü marka algılaması gibi bir taraf eksik kalıyor.

‘’ Schaub Lorenz – ses var, görüntü yok ’’

Şimdi o güzelim yayla mı acırsın ? Yoksa altyapısız yerleşime mi ?

Şehirlerin yapılanması birazda kültür ve demokrasi için gösterge oluyor.

Demokrasi örneklerinden biri olan Fransız devrimi yüzyıllar süren gelişimine devam ediyor. Özellikle ihtilal demedim. İhtilalleri cuntalar , devrimleri halk yapar.

Şehrin kademeli , düzgün gelişimi ile demokrasinin  gelişimi arasında  paralellik mevcut.

Demokrasi geleneği  ile ünlü Fransa’nın başkenti Paris’in, Concorde meydanından baktığınızda 3 ana yapı gelişimi temsil eder.

·         18. Yüzyılda  Kral  XV. Louis tarafından yaptırılan Concorde Meydanı krallık dönemini,
·         19. Yüzyılda  Napolyon Bonapart tarafından Şanzelize’nin bitiminde inşaa ettirilen Etoile yani  zafer takı devrimi,
·         Daha ilerisi modern  yapıları ile 21. Yüzyıl yani  geleceği temsil eder.

Yukardaki resimden anlaşılacağı üzere  şehre  kuralları bozucu dış etki  olmamış . Kimse sistemi bozmaya çalışmamış.

Paris  demokrasisi gibi planlı , sağlam gelişimine devam ediyor.

Toplumlar kendilerine referans olarak Fransız demokrasisini alırken kimse Türk demokrasisini kendimize örnek alalım diye bir talep içinde olmuyor. 

Kimse Paris’te bu dokuyu bozayım niyeti içinde değil. Eski yapıları  yıkıp  alana gökdelen dikeyim ,rant sağlayayım demiyorlar. Burada etken olan halkın demokrasi inancı ve gelenekselliği koruma için etkin kurallar. İnsanlar hakka hukuka saygılı.

Bir yanlış görürse önce  onlar karşı çıkıyorlar.

Bu nedenle Paris akordiyonları, chansonları, barları ,karizmatik insanları en önemlisi demokrasisi ile rüyalar şehri.

Bu rant anlayışından millet olarak canımız çok yandı ve yanmaya devam ediyor.

Sayın Başbakan 28  Şubat dönemi sonrasında yapılan devalüasyonla  1 günde daha da zengin olan iş adamlarını  işaret ederek hesap soracağını ima ediyor. Bugüne kadar gündeme getirilmemesi zaten eksikliktir bu nedenle hesap sorulmasında büyük yarar olacaktır.

Yanlış  yapanın yanına hiçbir şey  kar kalmamalı. Ülkenin kıt imkanlarını tüketmeye çalışanlar en ağır cezaları almalıdırlar.

Anlamadığım konu  Cumhuriyet savcıları  neden önceden düşünüp harekete geçmezler ? İllaki siyasiler mi yolu açmalı ? O zaman kuvvetler ayrılığı , adalet ülküsü nerede kalıyor ?

İnşallah  rantcılık , yandaşlık , ayrımcılık , suistimal ortadan kalkmıştır . Eğer hala varsa sonraki nesiller yıllar sonra bunun hesabını  sorar. Tıpkı bugün eskilere  sorulduğu ve sorulacağı  gibi.

Aslında bizden de güzel örnekler var. Anadolu’da en modern şehircilik yapısına sahip ilimiz hangisidir diye sorarsanız bilenler hemen Konya ismini verir.

Etli ekmeği ve Konya Kebabı gibi müthiş yemekleri ile  karınları doyuran , Bedia Akartürk ve Kemal Koldaş gibi halk müziğini Konya gırtlağı ile okuyan solistleri ile ruhumuza renk katan Konya, şehircilik uygulamaları ile örnek olmuştur.

1960 Sonrası dönemin Adalet Parti’li belediye başkanı  Ahmet Hilmi Nalçacı bir ilk gerçekleştirerek Hava Kuvvetlerinden 1/50.000 ölçekli planı almış ve bunu İller Bankası’ndan proje destekli kredi almaya götürmüştür.  Kentin gelişimi göz önüne alınarak eski Konya’ya ilave 3 yeni gelişim alanı belirlenmiş ve büyüme tüm alt yapısı bitirilmiş şekilde bu alanlarda olmuştur. Plansız olarak kimse sonradan çivi çakamamıştır.

İşin önemli tarafı  proje sahibi ekip  gelişim alanlarını bilmelerine rağmen aralarında yemin ederek gerek kendileri gerekse yakın akrabalarının arazi almasını önlemişlerdir.

Merak eden Konya’ya gider,kenti  ve hizmet veren ismin önemini  Nalçacı Caddesi’nde görür.

Doğru hizmet veriyorsanız yıllar, asırlar sonrası bile hayırla anılıyorsunuz.

Gözlerinizi kapayıp hayal edin !!!

Ülkenizde sevilen , takdir edilen bir politikacısınız ancak çoğu politikaci gibi lider sultası altındasınız. Kendinizi iyi yetiştirmişiniz , millete hizmet için kendinizi yeterli buluyorsunuz ancak imkan bulamıyorsunuz.

Tatil için gemiye binip Okyanus’a giderken gemi batıyor ve ıssız adaya çıkıyorsunuz. Günleriniz temel ihtiyaçlarınızı karşılamak için geçiyor. Sonunda adadaki ilkel insanlarla karşılaşıyorsunuz. Uzman bir kişi olarak onların size, sizin de onlara ihtiyacınız var. Lider olarak sizi seçiyorlar.
Artık yapamadıklarınızı gerçekleştirmek zamanı gelmiştir.

Nasıl bir dünya kurarsınız ?

Adalet ,demokrasi, laiklik, eşitlik  gibi temel kavramları eğitim, sağlık gibi hizmet konuları ile bütünleştirmek . İşte o zaman hiç bitmeyecek bir sevgi içinde olursunuz.

Devletin dini , devletin eğitimi , devletin hukuku diye israr ederseniz işiniz zor olur.

Herkes bildiği işi kuvvetler ayrılığı prensiplerine göre yapmalı . Aksi halde her işe maydanoz olursunuz ki bazılarına maydanoz alerji yapar. Bunu da istemeyiz değil mi ?

CEO  lar arasında araştırma yapmışlar. Hangi CEO lar başarılı ? İki neden ön plana çıkmış.

·         Devamlı olumlu düşünmek.
·         Kendine ,çalışanlarına, şirketine ,ailene,memleketine katma değer yaratmak, fayda sağlamak.

Öz eleştiri yaparak kendimizin, yöneticilerimizin , politikacılarımızın  tekrar kendilerini değerlendirmesinde  yarar olacaktır. Kendime bu gözle baktığımda yapacak çok şeyin olduğunu anlıyorum.

Temel bir tarikata girmek için başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Şeyh Temel'e:

Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın demiş.
Aradan üç hafta geçmiş ve Temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş:

Temel tamam mı?  Sabredebildin mi?

Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. İkinci hafta sabrım çok zorlandı ama dayandım.
Üçüncü hafta, markete alışverişe gittiğimizde benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu. Hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım.

Şeyh:   Aaaa olmadı simdi. Biz seni tarikata alamayız.

Temel:  Boşver  tarikatı hacı.. Bizi artik markete de almıyorlar...

Bizi de malesef yapmamız gerekenleri tam yapmadığımız ya da kastı aştığımız  için Avrupa birliğine almıyorlar.

Fadime ile Temel lunaparka giderler. Fadime dönen salıncaklara binmek ister ama
Temel 'olmaz Fadime,  donun gözükür' diyerek  karşı çıkar.

Salıncağa çok binmeyi isteyen Fadime, Temel arkasını dönüp başka birşeyle  ilgilendiği anda  gizli  olarak  salıncağa biner.

Temel  Fadimeyi salıncağa binmiş olarak görünce bağırır :

'Fadime niye pindun donun közükçek '

Fadime cevap verir  ‘’ Merak etme çıkarttım. ‘’

Bizde gelişmelere hazırız. Artık niyetinize kalmış.


Kendini böcek olarak  kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler.
 
                                                                                                       F.Schiller



FEDAKAR






Kendimi bildim bileli  gelenekleri olan toplumlara saygım vardır.

Horon için en küçük bir fırsatı kaçırmayan Lazlar.
Atabarını en küçügüne kadar oynayan Erzurum’lular.
Her daim misket için hazır olan Ankara’lılar. Ne güzel örnektir...

Dayılarım Zeybek oyununu iyi bilip sanatsal gösterileri yaparlardı. Üzüntüm bu güzel görüntülerden nasibimi almayışımdır. Ne büyük eksiklik...

Keşke gençliğimde öğrenseydim, bu gelenekselliği yaşayıp çocuklarıma da öğretseydim  diyorum. Bazı şeyler gençken oluyor, artık çok geç kaldım.

Malesef eski yaşananların bir çoğu geleceğe taşınmıyor. Örneğin  üniversite yıllarında sıkça gittiğimiz İngiliz Konsolosluğu’nun karşısındaki  Panayot’un yeri gençlik yıllarımızda farklı  deneyimler  yaşamamıza neden olmuştur. Parası az  akşamcıların gittiği şarapçıydı. Tahta taburelerde oturulur, büyük şarap fıçılarındaki musluktan isteğiniz kadar şarap şişelere konur ve servis yapılırdı.  Şarabın yanında meze olarak sadece haşlanmış patates ve yumurta olurdu.Tam öğrenci işi, ekonomik ve gizemli.
Her türlü insanı bu şarapçıda görmek ,konuşmak  ve tecrube kazanmak mümkün olurdu.
Şimdi  Panayot’un  yerinde lüks şarap evleri var.

Çiçek pasajının hemen yanındaki  Krapen Pasajı aslında çok fazla kişinin bilmediği ilginç bir yerdi .Özellikle öğle vakitlerinde gidilir, ufak sahanlarda  hamsi buğulama yenirdi. Ellerinde içki dolu tombalacılar devamlı gezer, şansını denemek isteyenlere yardımcı olurdu. Pasajın berberi müşterilerin saçını sakalını keserdi. Mezeler Rum usulu küçücük tabaklarda servis edilirdi.
Artık Krapen de yok.

Kendisi  Adana’lı soyismi İstanbullu olan İsmail’in yeri Kirvem Ocakbaşı  gerek arkadaşlarımızı gerekse müşterilerimizi götürdüğümüz salaş ancak nefis bir kebapcıydı.
Bıldırcını ,külbastısı, Beytisi, Adanası   soğan közü ve şalgamı pek hoştu.
Haftaiçi  genelde boş olan üst kattaki ufak odayı kapatır,  müzikli ve dansözlü geceler düzenlenirdi. Tahminlerin ötesinde saygın bir ortamda  yapılırdı bu geceler. Buz katılmış rakı bardağına  yapılan sağ kol hareketi ve masa üstü ritimli danslar gece boyunca devam ederdi.  Katılımcılar yemeklerin güzelliği , müziğin ve dansın büyüsünden evlerine dönmek istemezlerdi.
Bugün Kirvem çalışmasına devam ediyor ancak artık İsmail  İstanbullu yok. Allah rahmet eylesin.

Beyoğlu’nu  Beyoğlu yapan o güzelim sinemalar da artık yok. Çoğu iş merkezi oldu. Aileler için sinemaya gitmek ayrı bir keyifti.

Paramızın az ancak  keyfimizin çok olduğu özel yıllardı.

15 Mayıs 2012 Salı günü eşimle  20. Yıl  evlilik yıldönümümü kutladık. Hatıralarımızı tazelemek amacıyla  evlendiğimiz nikah dairesine gidelim dedik ve soluğu Beyoğlu evlendirme dairesinde aldık. Çok fazla değişiklik yok. Arkası fiyonk kurdaleli koltuklar ve yüksek podyumlu nikah masası.

Orta yaşı  çoktan geçmiş çiftten resim çekmelerini rica ettik. Çocuklarını evlendireceklermiş heyecan içindeler. Malum gençlerin uzun süreli evli kalabilmeleri artık çok kolay değil. Evliliği zorlaştıran  birçok neden var.

·         Maddi sorunlar
·         Sağlık nedenleri
·         Ailevi nedenler
·         Eski arkadaşlar
·         Eski yaşam özlemi vs.

Şimdi belki  biraz daha paramız var ancak  herkes herşeyi görüp, sahip olmak istiyor . Dengeli bir bütçe oluşturmak kolay olmuyor. Evlilik hergün biraz daha zorlaşıyor.

Paramız var ancak mutsuzuz.

İşin özeti ,  insanların kanını sömürmek için var olan Kapitalizime yem olmamak için olanca gücümüzle çalışıyoruz.

Eşler dünden daha fazla fedakar olmak zorunda. İsminden anlaşılacağı üzere fedakar olmak bir şeyleri feda etmek ve sonuçta kar anlamına geliyor.

İşimiz varsa eve götürecek aşımız oluyor. Aşımız varsa eşinizde size saygı gösteriyor.
Paran olmazsa malesef bir çok çiftin evliliği uzun sürmüyor.

Uzun süreli birliktelik için kararlılık çok önemli etken.

Babam iş nedeniyle sık sık  ziyaret ettiği İsrail’i anlatırdı. Nazi mezalimi yaşamış  Yahudilerin gösterdiği birliktelik ve  kararlılığa şahit olmuş. Yahudiler  çölden yeşilliklere , portakal bahçelerine uzanan bir ülke yaratmışlar.

Bugün bölgede etkili olan bir ülke haline geldiler. Beğenelim, beğenmeyelim gerçek bu.

Her evlilik bu kadar güçlü değil. Bizim evliliğimiz 20 yıl sürdüğü için kendimizi kararlı, niyetli ve şanslı hissediyorum.

Temel’e  sormuşlar:

 Kaç senedir evlisin ?
 30 sene.
 Evlilik durumunuz nasıl ?
 İlişikimiz yok, elektrik alamayrum.
 Peki ne yapıyorsunuz ?
 Kaçak elektrik kullanayrum.


Allah kimseyi doğru yoldan ayırmasın ve kaçak elektrik kullanmayı nasip etmesin.



  

.