1 Haziran 2013 Cumartesi

AĞAÇLAR BAHANE , DEMOKRASİ ŞAHANE







Ülkemiz bolluk bereket ülkesi, ne istersen var. Hele birde  yağmurlar düzenli gitsin , hele birde  balıkçılar yasaklara uysun,  değmeyin keyfimize .

Balığı, sebzesi , tavuğu, eti berekettir.

Ülke insanı ürettiği ile kendine yeter durumdadır. 

Her besin kaynağının  kendine özgü değeri vardır. Bazıları potein bazıları güç verir.

Bazılarıda sosyallik ve zevk...

Balık işte böyle bir besin kaynağıdır.

Eti , tavuğu yersin sofradan kalkarsın ancak balık yanına meze ister , rakı ister en önemlisi yanına sohbet ister , dost ister.  

Balık sofraları her zaman biraz daha uzun sürer . Öyle doldur boşalt olmaz.

İyi çalışan bir kebabçı , esnaf  lokantası koltuğunu 3-4 kez müşteri ile doldururken balık lokantalarında  dönüş 1-2 yi aşmaz. Genelde akşamları yoğun olur.

Bu nedenle balık lokantaları genelde biraz daha tuzludur. 

Düğün derneklerde , şirket yemeklerinde , balolarda oteller genellikle menüde tavuklu , etli tercihler yaparlar. Bunun nedeni lezzeti ön plana çıkartmak değildir .
 

Davetliler set menüde lüferi bulursa yanına rakı , kavun , peynir birazda  Çubuk hıyar  turşusu. Hele hele kafa dengi sohbet ortağı bulursa gel keyfim gel.  

O gece uzun sürer , gelsin rakılar gitsin kavunlar .

İstemezler oteller bu durumu , istemezler . Maliyet faktörü.. 

Ucuz istersen tavuk,  biraz pahalısını istersen kuzu poposunda marine edilmiş bilmem ne...
 

Ben yemeklerde rakı kullandığım için belli bir imajım var. Gençliğimdem beri alkol kullanırım ancak inanın hayatımda hiç sarhoş olmadım. İmajıma uygun olarak biraz daha içmem gerek onu da emeklilikte yaparım diyorum. Hayırlısı artık.... 

Düşünün ben başbakan olsam ve  alkol  kanunu  çıkartsam sanırım çok eleştiri almam. İmajım nedeniyle herhalde bir bildiği vardır diye düşünülür. Sonuçta milyarlarca doların döndüğü alkol ve  sigara sektöründe kartellerle mücadele ediyorsun. Kolay iş değil . Birilerinin kovanına çubuk sokuyorsun. 

Tayyip bey aynı kanunu çıkartmak istediğinde büyük tepki alıyor. Aslında takdir edilmesi gerekirken en ağır eleştirilere uğruyor. Neden ? 

Acaba inandırıcılığınımı kaybetti ? Çoğunluk artık ona inanmıyor mu ? 
 

Galiba biraz öyle oldu.  Seçim kazandığında  yaptığı balkon konuşmasında toplumun her kesimini dikkate alacağım derken yandaş medya , yandaş iş adamları ,yandaş burokratlar ,yandaş zenginler  yaratması özde değil sözde kucaklamayı akıllara getirdi. 

Bizim neslimiz malesef biraz öz güveni eksik , ezilmiş yetişti.  

27 Mayıs dönemi sonrasını ,
 
12 Mart’ı ,
 
12 Eylül’ü

28 Şubat’ı yaşadık . 

İyi oldu , kötü oldu diye tartışmanın bir alemi yok sonuçta her müdahale ülkeyi biraz daha geri götürdü. 

Bu dönemlerin hepsinde  Süleyman Demirel  çeşitli görevlerde bulundu.  

Sayın Demirel’ in meşhur bir sözü vardır;
 

Hayatta en büyük güç haklılıktır, 

Haklıyken haksız duruma düşmemek için haklılığını meşru zeminlerde dile getirmek gerekir.. 

Malesef haklılığını meşru zemine taşıyamadı. Ordu ile karşı karşıya kalmamak için tedbir alamadı. İktidar olmasına rağmen şapkasını aldı gitti . Cesaret gösteremedi. 

Sonuçta hem kendini hemde orduyu yıprattı. 

Tayyip bey bu işi  kendi yöntemleriyle çözdü . Ordunun siyasetteki durumunu normalleştirdi. Artık ordu demokrasi önünde bir engel oluşturmuyor. Ancak bunu askerin itibarsızlaşması bahasına yaptı. Askerinin imajı kötülendi.  

Aslında  demokrasi adına başarılı bulunması  gerekirken en ağır eleştirilere uğruyor. Neden ?
 

Acaba inandırıcılığınımı kaybetti ? Çoğunluk artık ona inanmıyor mu ? 

Sayın Demirel’in eşinin vefatında Sabah gazetesinde gördüğüm başlık ilginçti ;
 

 ‘’ Baba artık yapayalnız ‘’ 

 Gerçek liderlik cesaret istiyor. Sayın Demirel cesaret gösterip kendini tankların önüne atabilseydi bugün darbeler bu kadar etkili , Demirel’de bu kadar yalnız olmazdı.  

Cumhurbaşkanlık görevi bizde en itibarlı ve saygı gösterilmesi gereken bir makamdır. Bende saygıda kusur etmeyerek Nazmiye hanıma  Allah’tan rahmet , Sayın Demirel’e başsağlığı diliyorum.
 

İnsan yönetiminde sandöviç denilen bir metot vardır. Çalışanı hiç bir zaman boş bırakmayacaksın. İyi yaptığı işi övecek sonra başka bir iş için yerecek daha sonra tekrar öveceksin.  

Tayyip beyde danışman çok . Birileri metodu  söylemiştir. İyi yaptığın şey söyle,  arkasından kamuoyunun kabullenmesi zor olan konuyu gündeme getir, tekrar güzel bir konuyu gündeme getir.
 

Havaalanı ihalesini yap güzel bir esinti yakala arkadan alkol kanunu geçir... 

Santral ihalesini yap arkadan Reyhanlı’da basına sansür getir. 

IMF  borcunu sıfırla  , Gezi parkını gündeme getir.. Gerçi diğer borçlar arttı 

Köprü temelini at arkadan isim polemiği yarat...   
 

Yahu iki  tane şehir hatları gemisinin ismini koymak için aylarca anket yapıyorsun , bu kadar hassas bir devrede vatandaşa internetten sorup halkın gücünü niye almıyorsun ?
 

Kimin isminin çıkacağı önemli değil. İsim halk tarafından konulacağı için zevkle , törenle koyarsın.
 

Demokratlık bu değil mi ?  

Birde yeni doğan çoçuğun kulağına isim söyler gibi spontane olarak ‘’ İsmi Yavuz Sultan Selim Köprüsü olsun ‘’ denilmesi hiç şık olmadı . Cumhurbaşkanı kendisini bu şekilde kullandırmamalıydı .
 

Bunlar ben yaptım oldu zihniyetinin izdüşümüdür. Akıllı insanlar yanlış yaptıklarını kabul edip geriye dönmesini bilmelidirler.
 

Ateşe körükle gitmek , keskin sirkenin zararı küpünedir atasözleri deneyimlerden oluşan çıkarımlardır.  

Oldum olası Temel fıkralarını çok severim. Keskin zekanın yanında sosyal çözümleri de  içeriğinde bulabilirsiniz.
 

Temel evlenme çağına gelmiş. Köyde  bir kıza  gönül koymuş ama kızı vermiyorlar. Bakıyor olacak gibi değil , çareyi başka bir kızla evlenmekte bulur. 

‘’ Sevdiğimi alamadım hiç olmazsa aldığımı  seveyim ‘’  diyerek mutlu olmaya çalışıyor ama olmuyor. Ten teması kurulamıyor. İkisi de mutsuz. 

Ya ayrılacaklar ya da ikisinden biri ihanet edecek. Hangisi merakla bekliyoruz. 

Gezi Parkı aslında Türkiye için büyük bir şanstır. Düdüklü tencere patlamadan düdük çalmış , bir miktar buhar dışarı çıkmıştır. Tencerenin patlamaması için artık herkese görev düşmektedir. En büyük görevde siyasilere . Sağ duyunun hakim olması  gerekmektedir.
 

Artık abuk sabuk kanun ve uygulamalarla ülkenin önünü kapatmanın , gündem oluşturmanın  bir anlamı yoktur. Özellikle laiklik dışı konuları ikide bir kaşımanın kimseye yararı yoktur. 
 

Türkiye’nin çok sağlam bir demokrasi kültürü yoktur ancak DNA sına Atatürk işlemiştir. Bu nedenle rejimle ilgili bir sıkıntı olacağını hiçbir zaman düşünmedim.
 

Bugüne kadar iddiamız demokrasiye sahip çıkması gerekenlerin halk olması gerektiğiydi.
 

Bugün cin şişeden çıktı. Şimdi artık çok daha demokrasiyi , cumhuriyeti sahiplenen bir halkımız var. 
 

Kesilen ağaçların çok daha fazlası dikilir, orman olur.
 

Ağaçlar bahane Demokrasi şahane ...

 

1 Haziran artık bir bayramdır . Ayrım yapmadan herkese kutlu olsun. 
 

İnanmış insanların en önemli silahı kararlılklarıdır. Meşhur devrimci Che Guera’nın çok sevdiğim sözünü paylaşmak istiyorum . 

 

Belki hiç birşey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi