14 Temmuz 2013 Pazar

YEŞİL BURUN ADALARI








FİFA’  nın son yayınlanan raporunda Türkiye  futbolda 57. ci sıraya düşmüş .  Bizim düşmemiz çok önemli değil , başarılı olamamışsak  mutlaka aşağı sıralara düşeceğiz . 

Benim kanıma dokunan  Yeşil Burun Adaları’nın altında kalmak. Nüfusu sadece 523.000 kişi olan küçüçük  Atlas  Okyanusu ülkesi 49. sıraya yerleşirken bizim daha alt sırada yer bulmamız gerçekten üzücü.  
 
Durumumuza üzülüp , ağlamanın bir yararı yok zaten beklenen durum.  

Futbol nerede oynanır ?  Çayır ,çimende .

Bizde çayır çimenli arazi nerede ? Taze bitti. Gökdelen oldu. 

Çocuklarını geniş yeşilliklerde yetişmesi için fırsat yaratan Almanya , İspanya , İngiltere malı götürdü. Biz ne bekliyoruz ? 

Türkiye’de futbol genelde fakir ailelerin işidir . 

Futbolcu olmak. Zengin olmak !!! 

Çoğunlukla geliri az ailelerin çocukları üzerinden aranan umut ışığıdır . 

Şimdiki moda çocuğun elinden tutarak , paralı spor külüplerine götürmek.  

Oralar paralı ve pahalı. Toplumun geniş kesimi külüplere nasıl gitsin ? 

Çocuklarımızın spor hayatı başlamadan , çayır çimen göremeden  bitiyor.  

Siz sosyetik  külüplerden  çıkarak başarılı olan kaç futbolcu tanıyorsunuz ? 

Geçiniz bunları geçiniz , kaliteli Türk futbolcu dönemi  bitti .  

Artık tartışma kaç yabancı ile oynayalım olur. 

CEO  olmak zengin işidir.

Başarı öyküsü olan kaç tane fakir CEO  tanıyorsunuz ? 

Binlerce aile yuvadan başlayarak çocuklarını CEO  yapmaya çalışıyor. 

Ailelerin gözünü hırs bürümüş. 

Lisan öğrenecekler , iyi okullarda okuyacaklar , uzun süreli arkadaşlıklar kuracaklar. 

Bahsettiğimiz bu eğitimleri hangi fakir çoçuk  alabiliyor ? 

Parası olmayanın bu imkanlardan yararlanma şansı var mı ? 

Bazen paran da olsa , iyi okul da okusan da yetmez . Yedi sülaleni sorarlar. 

Anan kim ? Baban kim ? Arkadaşın kim ? Nerede oturdun ?  

Sultanbeyli’de doğdum. Sarıgazi’de büyüdüm. 

Hadi oradan geçin bunları geçin. CEO olmayı ancak hayallerinizde görürsünüz. 

Mutlu olmak  istiyorsanız bırakın CEO  , genel müdür , politikacı olmayı . 

Etkileyici insan olmaya bakın. 

Etkileyici olmak özgüven ister , tutku ister , hatiplik ister .  

Bunlar sizde var mı ?  Özeleştiri yapın . Gerçekten var mı ? 

Birileri genel müdür oluyor.  Okul süper , matematik on üzerinden on , lisanlar çeşitli ancak insanlarla ilişkisi eksik , özellikleri taşımıyor. 

Doğru iletişim nasıl yapılır ? Politikacılara , CEO’lara iletişim konusunda nasıl ders verdiklerini öve öve  anlatan iletişim danışmanları aslında biraz da kendilerine pay çıkartıyorlar. 

Birileri torpille siyasetci  oluyor sonrada rezil. 

İsmi  Gezi Parkı ile anılan ilçenin belediye başkanına  moderatör canlı yayında soruyor  ; 

Gezi olayları için ne düşünüyorsunuz ?  

İsterseniz bırakalım.  Canlı yayındamıyız ?  Gerginleşmeyelim  ?  Bırakmak istiyorum . 

Lütfen bırak çünkü siyaset etkileyici adam işidir . Senin özelliklerin bunu karşılamıyor. 

Etkileyici insan pratiklik, zeka , esneklik ,görgü , sabır , düşünme ister. Malesef bunlar sende yok. 

Sorulara göre hazırlanan  kalıpsal cevapları  vermeyi mi  bekliyorsunuz ? 

Moderatör  ilçenizde yapılan gezi parkı olayları  yerine Fenerbahçe – Galatasay maçını mı soracak ? 

Çocukların iyi okullarda okumaları şüphesiz çok iyi ancak bu okullarda birinci olmak yetmez.  

Çalışarak birinci olmak çoğumuz için mümkün  ancak münazara yeteneklerin olması gerekir .  

Anında karşılık verebilen, düşündüğünü iyi ifade edebililen , zeki , pratik olmak  çok daha önemlidir. 

Yıllar önce iş için Mısır’a gitmiştim. Amacım yeni bayimizi ziyaret edip , eksiklik varsa bilgi vermekti. Beni otelden alan kişi sürpriz yaparak; 

 ‘’  Kahire ve İskenderiye’den yaklaşık 30 kişi yeni ürün hakkında bilgi almak için seni bekliyorlar. ‘’  dedi.  

Teknik konu benimle ilgili değildi ancak bunu ifade etmek çok kolay olmayacaktı. Bayiye gittiğimde beni bekleyen insanları görünce paniklemedim desem yalan olur . 

Gün boyunca konumla  ilgili bilgileri verdim. Allah’tan ürünle ilgili dokümanları yanımda getirmiştim. Birinci gün sonrası araçları  servise çektim ve sabaha kadar ürünler üzerinde çalıştım. Sabah ilk işim asetat üzerinden görüntüleri almak oldu. Artık hazırdım ürün bilgilendirmesi yapabilirdim. İngilizce başladığım eğitim Arapça ve Farsça devam etti. Lisede okuduğum edebiyat , hobi olarak yaptığım müziğin Osmanlıca sözleri Mısırlı’larla iletişim kurmamda yeterli olmuştu. Sonuçta müşteri memnuniyeti sağlamıştım. Unutmadığım bir hatıramdır. 

Mısır’lılar bizim gibi sıcakkanlı, sevecen ancak pazarlık yapmayı  çok seven bir millet.   

İngilizler’in etkisi yeterli olmamış , medeni ülkelerden 40 -50 yıl geride kalmış bir coğrafya.

Uzak geçmişle dün arasında kalan bir ülke. Cehalet ,pislik ne kadar kötüyse Kahire Müzesi ve Mısır uygarlığı o kadar etkileyici. 

Mısır’da  bildiğimiz demokrasi anlayışı o yıllarda yoktu ancak Arap Baharı sonrası  bazı kesimlere göre doğruluğu  tartışmalı olduğu ifade edilen seçimler sonrası bir yönetim iktidara geldi. Seçimlerin ne kadar doğru yapıldığı hakkında bilgi sahibi değilim. 

Yanlış yapmadan Mısır’ı  yönetmek çok kolay değil .Farklı inanışlar , farklı dinler , farklı alışkanlıklar , farklı eğitimler , farklı sosyal kesimler. 

Mısır’da  insan ve demokrasiye inandıkları iddiasında bulunan bir yönetim var. Gördüğümüz kadarı ile  halk tarafından destekleniyor. Şansını  iyi kullanmayanlara en iyi cevabın sandık olduğunu biliyoruz.  Bizde darbelerden çok çektik. Darbeleri bu nedenle kabul edemiyoruz. 

Ancak bizim Mısır’la ne işimiz var , biz kendi işimize bakalım derseniz o başka... 

Evet kendi işimize bakarsak  Türkiye’ de lider yok , iki numara yok ezikliğini bırakıp yeşil çimleri lider adayı gençlere açmalıyız. 

Gerçek hayatta işimize yarayacak iletişim  kurma , özgüven yaratma , güzel ve etkileyici konuşma,   yaratıcılık , sevgi , demokrasinin  anlamı  okullarımızda okutulmalıdır. Mitos bölünme, Karlofça Anlaşmasından daha  iyi iş yapacağı açıktır. 

Aslında Türkiye’nin bir şansı  var. Siyasetin önünde orta ve uzun vadeli plan yapabileceği ve uygulamaya koyabileceği  bir 5 yıl .  

Türkiye önümüzdeki dönemde  mutlu geleceğin vizyonu  yazan ,  stratejik planları yapan , uygulama kapasitesi olan ,  demokrasiyi  bünyesine  işleyen,  özgürlükçü , hukukun üstünlüğü ve fırsat eşitliğine inanan , laik , dürüst , yenilikçi , odaklanmayı  insan sevgisi üzerine yapan   karizmatik liderlerini çıkartmalıdır. 

Liderler üretilemezsek  demokraside de Yeşil Burun Adaları’nın altında kaldık diye üzülmek , ağlamak yok. 

İşte o zaman geçmişi gelecekte yaşarız.

Hiç yorum yok: