20 Ağustos 2012 Pazartesi

YA ETİ YE YA DA ET OL




Otomotiv ,beyaz eşya, elektronik sektörü yerli üretim oldu diye gurur duyuyoruz.

Gerçekte  ne kadar yerliyiz?  Bunu çok soran yok.

Tamamı , azı , birazı , çoğu , yüzde şu kadarı , bilmem bu kadarı ...

Bir üretim merkezi kurulurken mutlaka  fizibilite yapılan hesaplar yapılır.

Yıllık üretim planına göre hangi parçaları fabrikada üreteyim ? Hangi parçaları dışardan alayım?

Sonuçta senin üretim adedine bağlı olarak parçaları ya kendin yaparsın ya da yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan temin edersin. Global olarak dünyada işler bu şekilde yürüyor.

Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da, Japonya’da  bazı parçaları  mutlaka dışardan temin ediyor.

Bursa’ daki , Kocaeli’ndeki, Kayseri’ deki  yan sanayi üreticilerimiz dünyadaki büyük markalara mal satarak büyüyorlar.

Önemli olan kalitesi yeterli, fiyatı rekabetçi, zamanında teslim yapılan ve sürekliliği olsun.

Sonuçta yüzde yüz yerli diye bir kavram en azından global anlamda yok. İnatla hepsini ben yapacağım diyen marka ve ülkeler var ancak onlar lokal kalmaya mahkum oluyorlar.

Gariptir ki ülkeler arasında yönetim tarzı olarak lokal kalmak isteyenler de oluyor. Dünya ile ilgim olmasın , elimde bir tabak pilav, sırtımda hırka misali yaşamak isteyenlerle de yok değil.

Kuzey Kore ve Küba bu tarzı benimsemekle öğünen ülkeler.  İnsanlarını başkanları ölünce zorla ağlatmaya, yeni başkan seçilince zorla güldürmeye çalışan amatör tiyatro görüntüsünde tatsız, garip,komik  ve arkasında Çin süper gücü olan Kuzey Kore.
Küba ise şeker kamışının yetmediğini anlayınca kapılarını dünyanın çapkınlarına açıveren farklı bir ülke.

Osmanlı ‘nın son dönemi ve cumhuriyet tarihinde hep tam bağımsızlık tartışılmış. Kendi başımıza yeterli olabilmek söylemi  Kaputülasyonlar Osmanlı’yı teslim alana dek hep gündemde olmuş.

Bağımsız Türkiye sloganları cumhuriyet döneminde Atatürk’ün , Deniz Gezmiş’in , Necmettin Erbakan’ın dilinden düşmemiş ancak en başarılısı olan Atatürk bile bir süre sonra uluslararası ilişkiye başlamış.

Dünyada kendi kendine yetebilen yedi sekiz ülkeden biriyiz diyoruz ancak  dün ‘’ Heryere doğal gaz getirdik’’  diye sevinenler bugün  ‘’ doğal gazı olmayan ülkeye nasıl doğal gaz santralları yaptık’’  diye üzülüyorlar.  Doğalgazı, petrolu , daha önemlisi enerji stratejisi olmayan ancak üretimi ve tüketimiyle dışa bağımlı olan bir ülkenin tam bağımsız olabilmesi mümkün müdür?

Gerçek çok açık. Otomobili ne kadar yerli üretebiliyorsak  siyasette de o kadar yerli kalabiliyoruz.

Dünya emperyal, kapitalist sistemle kuşatılmış, Amerika bile bunun dışında değil. Ekonomi ile siyaset birbirinden ayrılmaz kardeş olmuşlar.

Global düşün, lokal uygula sloganı herhalde yirmibirinci yüzyıla en uygun olanı.

O zaman hamaset duygusunu bir tarafa bırakıp karar verelim.

Ayakta kalabilmek , daha güçlü olabilmek için ;

Ya et olalım ya da eti yiyelim.

Hiç yorum yok: