20 Haziran 2016 Pazartesi

DEMOKRASİ




Birgün hasta doktora gelir.

Doktor bey (neden doktor hanım demezler ?) ölümcül bir hastalığa yakalandım ancak çaresi yokmuş 3 ay ömür biçtiler ,birde sen bak der...
Doktor muayene ve tetkiklerini yapar , teşhis diğer doktorları dediği gibidir ancak tedavi öngörmez. Git hayatını yaşa , ne istersen onu yap der...
Hasta kızar , üzülür ama çaresiz ayrılır doktorun yanından...
Son günlerini yaşamak için nehir kıyısına gider , ağaç gölgesine saklanır....
Birde ne görsün ; Kocaman bir piton yılanı timsah yakalamış , kendinden daha büyük timsahı boğarak öldürür ve mideye indirir...
Yılan yemekten sonra uykuya dalar ancak kocaman timsah ağır gelmiştir ,midesi bulanır ve kusar.....
Bizim hasta yılan kusmuğunun tadı nasıldır merak eder, nasıl olsa öleceğim der ve belli miktarını yer....
Hikaye bu ya , hasta o günden sonra hızla iyileşir ve turp gibi olur.
İyileşince soluğu doktorun yanında alır. Siz doktorlar hiçbirşey bilmiyorsunuz bak siz çare bulamadınız ben buldum der....
Doktor sakince hastayı dinler ve cevap verir....
Sen timsah yiyen piton yılanının kusmuğunu yedin ve iyileştin deyince ,hasta hayretle nereden biliyorsun ? Madem biliyordun neden söylemedin ? Diye sitem eder....
Doktorun cevabı net olur...
Doğada mucizeler var elbette ancak onu elde etmek çok düşük ihtimaldir , hastalarımızı boşuna hayal peşinde koşturmak istemeyiz..
Türkiye'nin geldiği durumda ilaç mucizevi değildir ;
İyileşmek isteyen her hastanın bakkalda bile bulabileceği ilaçtır..
Adına '' Demokrasi '' diyorlar....
Soru sen o ilacı kullanmak istiyor musun , istemiyor musun ?

Hiç yorum yok: