Nihayet deniz ve yürüyüş mevsimini açtım. Yedi kilometrelik
orman içinde gezinti uzun zaman sonra iyi gelir diye düşündüm. İnsan tek başına
kalınca yol boyunca neler düşünüyor neler....
Begonviller yeni yeni canlanıyor, o güzel tabloda yerini almaya başlamış...
Çam kokusu bir an için Marmaris’in günlük ağaçlarının kokusunu çağrıştırdı. Çam
kokusu da güzel ancak nedense günlük kokusu bir başka doğrusu. Öyle algıladım.
Sanki tezgahtarın pantalon uyduramadık bari gömlek verelim demesi gibi oldu...
Faytoncuların at barınağının yanından geçerken 6-7 kişinin
hastalanan atı elbirliği ile ayağa kaldırma çabalarına şahit oldum....
Biz yandan düşündüm ;
Geçen yıl bayrama girerken
emeklilik nedeniyle zamanım bol , işim yok ,param yok, gelecekle ilgili çok
umudum yoktu... Bu bayramda ise yürümek ,gezmek ,dinlenlenmek,eğlenmek için
vaktim yok, iyi kötü işim var, cebimde biraz daha fazla param var. Ümidimi
sorarsanız çok olmasa da heyecanım var. Şimdilerde kendime soruyorum hangisi
daha iyi ? Galiba şükür ederek yola devam etmek...
Bir an annemi düşündüm . Geçen bayramda hasta olsa da ,
ömrünün son günlerine geldiğini bilsek de gene bir ümit gene bir bekleyiş... Bugün
ise yanımda değil. Kokusu her an burnumda . Şimdilerde soruyorum hangisi daha
iyi ? Galiba tevekkül ederek güzel anları hatıralarda yaşatmak ..
Bir yandan artan sanal arkadaşlıklar , diğer yandan
kaybettiğimiz gerçek dostlar. Kazandiğimiza mı sevinelim , kaybettiğimize mi
üzülelim bilemedim. Galiba hayat diyerek onları rahmetle anmak en iyisi..
Bu karışık duygularla Alman Koyu’na geldiğimde Cennet’i görür
gibi oldum. Çam ağaçları içinde muhteşem
bir koy, pırıl pırıl deniz, Gögüs Hastanesi’nin muhteşem dekoru, hergün üzerine
koyan beach..... Tek kelime ile muhteşem. Yaşadığım an’a şükür ettim.
Dönerken fayton barınağında
atın yanlızlığına şahit oldum. Faytoncular atı kaderine bırakmışlardı.
Can çekişiyordu belli ki biraz sonra bu dünya ile ilişkisi kalmayacaktı....
Yardım için uzanan ellerin bir yararı olmamıştı. Belki
günler önce hastalığın erken döneminde
bu eller uzansaydı , at yaşam mücadelesini verip hayatta kalacaktı. Bir an
bugün içinde yaşadığımız siyaseti ve koalisyon çalışmaları aklıma geldi. Umarım
eller zamanınında uzanır ve yaşam düzgün ve sağlıklı şekilde başlar. Aksi halde
atın yalnızlığını bizler yaşarız...
Bana gelince günün anlamına uygun olarak çok güzel bir sözü
yazımda paylaşmak istedim. Bu aralar hit
olan çok hoş bir anlatım;
‘’ Ne
kadar yaşlı olursanız olun bir daha olamayacağınız kadar gençsiniz ‘’
O zaman umutla hayatı
yaşamak , yaşamı paylaşmak ve bugün elimizde olan değerlere sıkı sıkı
sarılmaktan başka çaremiz yok gözüküyor.
Kaybettiklerimiz var , kazandıklarımız var.
Kazandıklarımızla , elimizdekilerle mutlu olmak galiba iyi bir yol..
Karım zaman zaman lafı ne kadar çok dolandırıyorsun diye
şikayet eder. Ne yapalım benim gibi adamın iyi bayram
dilekleri böyle dolambaçlı oluyor. Artık ya sulanan beyinlere yada beyin
sulanmasın diyerek tomurcuk açma çalışmalarına vermek gerekecek.
Birazdan mesaj ve telefon trafiği başlar. Yeni bir gün ,
yeni bir bayram, yeni bir an için yelkenleri açarız. Umarım rüzgar uygun olur
gideceğimiz yere selametle varırız..
Sizlere sağlıklı ,mutlu ,huzur içinde geçireceğiniz
bayramlar, günler,aylar,yıllar dilerim...
Hayırlı bayramlar olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder