Eğer insanla ilgili bir işte çalışıyorsanız işiniz zordur. Satıcılarınız vardır,müşteriniz vardır, servisleriniz vardır, basın vardır, devlet vardır , seyahatleriniz vardır, toplantılarınız vardır, elemanlarınız vardır.
Seyahat ve toplantı sonu yemeklerde kendinize çok dikkat etmezseniz vucudunuz kısa zamanda değişkenlik gösterir. Hastalığa davet çıkarır şekilde kilo alırsınız . Şişmanlık hosteslerdeki mide sarkması gibi, madencilerdeki akciger hastalıkları gibi bir çeşit meslek hastalığıdır.
Son yıllarda dengesiz beslenme , kendine dikkat etmeme ve doğanın yaşlanmayla ilgili yaptığı azizlikler kilo almaya neden olunca rejim yapmaya karar verdim. Kilomu 2011 sonuna kadar çift haneli rakkamlara indirebilmek hedefini koydum.
İnsanın bu tür işleri öncelikle kafasında bitirmesi gerektiği için A4 kağıtlarına '' HEDEF 99'' yazarak ofise, arabaya, evin odaları gibi sürekli görecebileceğim yerlere astım. Nereye gitsem karşımda hep o yazı , görenler herhalde bu adam kafayı yemiş dediler. Niyet ettim ancak 99 kiloya inmeyi başaramadım. Mevcut kilomun üzerine 5 kilo ilave koyarak kendimi aldattım. Müthiş bir kararlılık, irade istiyor. Yıl sonunu beklemeden pes ettim.
Değerli arkadaşım Pelin’in durumu da bana benziyordu. Alınan kilolar nedeniyle motivasyonu azalmış , hayattan zevk alması zaafa uğramış genç bir kadın. Zaman zaman kendime sordum bu bayan nereye gidiyor ? Herhalde fazla kilo nedeniyle memnun olan çok fazla kişi yoktur.
Pelin kendine soruyor ne istiyorum ? Hayattan zevk almak , mutlu olmak. Peki neredeyim ? Kilolu olursam mutlu olamayacağım o zaman mücadele etmeliyim.
Karar üzerine Temmuz 2010 da hikaye başlıyor. Diyetisyen , tibbi destek ,irade , planlama ve uygulama ile bir yıl gibi bir zaman içinde 98 kilodan 67 ye, 46 bedenden 38 bedene düşüyor ve kilo vermeye devam ediyor.
Ne zaman görsem elinde bir elma veya su. Devamlı yedi , içti hiç aç kalmadı. Planlı , programlı olarak gerekeni yaptı ama kararından dönmedi. Bugün mutluluktan gözleri ışıl ışıl parlayan 38 beden fıstık gibi genç bayan . Umarım nazar deymez çünkü kilo vermede süreklilik şart. Bu kilo vermek isteyenler için Best Practice yani başarı örneği.
Çok çabuk kilo verme uygulamaları unutmayalım bazen ölüm getiriyor .
Çok çabuk kilo verme uygulamaları unutmayalım bazen ölüm getiriyor .
Şirketlerde başarıya orta ve uzun vade hedeflere göre stratejik planlar yaparak ulaşmaya çalışıyorlar. Örneğin bir ürünü çıkartıp piyasada tutundurmak ve pazar payını artırmak stratejik bir çalışma gerektiriyor. İşin doğalı bir sorumlu atanır , süre tanımlanır ve başarı için adım adım iş yapılarak sonuç beklenir. Yeni fabrika kurmak , yeni bir ürün piyasaya vererek büyük beklentiler içine girmeye ‘’ a breakthrough ‘’ yani yaratıcı , atılımcı , hamleci büyük projeler adını veriyorlar. Bu projelerde örneğin 5 yıl olarak planladığınhız süre çeşitli nedenlerden dolayı ilk 2 yılda işin gidişiyle ilgili sorun olursa sorumluda oyunun dışında kalır. Yerine daha inanmış bir yönetici atanır ama ondan proje kayıpların giderilmesi ve işin 2 senede bitirilmesi istenir, açık çek verilir. Başarılı olursa daha üst kademelere yükselecektir. Verilen o gazla proje belki zamanında biter ama çalışanlarda biter. Basıncı artmış düdüklü tencerenin düdüğü çalmaya başlamıştır. Subabı açmazsan tencere patlar. Çalışanlar ya kafayı yerler ya da erken emekli olurlar. Bu nedenle projelerde hedeflerin belirlenmesi , stratejik planların yapılması, uygun ortamın temini , optimum çalışma süresi , motivasyon , eleman sayı ve kalitesi son derece önemlidir.
Hızlı kilo vermek nasıl ölüm getiriyorsa plansız, organize olmayan hızlı iş yapmak kurumsallaşmaya darbe vuruyor.
Devletinde 5 yıllık kalkınma planları var ona uyulmaya çalışılıyor. Zaman zaman bozulmalar olmuyor değil. Gebze- Karamürsel köprü yapımı için ihaleyi kazanan firmadan biraz daha indirim ve zamandan kısılma istendi. Müteahhit son dakika basın karşısında yapılan bu talebe mecburen evet dedi. Ne diyebilirdiki son anda protokola hayır mı diyecekti ?
Zaten bu durumlara alışıktır. Maliyeti kısar bu da az eleman , kalitesi düşürülmüş malzeme kullanımı anlamına geliyor.
Aman dikkat bu işin sonu Bozüyük – Adapazarı yoluna benzemesin. Malzemeden, projeden kısıntı yaptılar, sonuçta yolu üç yılda kullanıma açtılar iki yıldır toparlayamıyorlar. Burada dikkat edilmesi gereken esas konu insan hayatıdır. Tabiki daha ekonomik olsun tabiki daha çabuk bitsin bunu herkes ister ama fazla zorlayıcılık proje bazlı ihalelere risk getirir mi ?
Düşünün, yapımı planlanan Körfez Köprüsü üzerinde araçlar, içinde insanlar ya köprü ç.....???
Neyse kötüyü örnek vermeyelim , doğmamış çocuğa don biçmeyelim , felaket senaryosu yazmayalım. Ama güzel bir atasözünü de unutmayalım .
''Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.''
Trabzon'lu küçük bir çocuk kendini devamlı dövüp ağlatan anasına sitem eder,
'' hem vuruysin hem ağlama diysin ''
Trabzon'lu küçük bir çocuk kendini devamlı dövüp ağlatan anasına sitem eder,
'' hem vuruysin hem ağlama diysin ''
Belki çocuk yaramaz dayağı o nedenden dolayı yiyor,
Ancak bizler kötü bir şey yapmadık ki !!!!
Lütfen önce insanı dikkate alalım. Planlı ,programlı, kararlı ve sürekli olalım.
İşte o zaman başarı geliyor ve başarıdan herkes payını alıyor.
Ancak bizler kötü bir şey yapmadık ki !!!!
Lütfen önce insanı dikkate alalım. Planlı ,programlı, kararlı ve sürekli olalım.
İşte o zaman başarı geliyor ve başarıdan herkes payını alıyor.
1 yorum:
Aslinda yasam bir hedef degil mi ? Ruzgari olmatan yelkenli misali
Yorum Gönder