Türkiye’de gündem o kadar yoğunki, gündemi takip eden insanın
filozof olmaması mümkün değil.
Mikrofonu
kapan konuşuyor , kamerayı gören birşeyler söyleme ihtiyacı içinde oluyor.
Eğitimin nedir ? Tecrüben nedir ? Bilgin nedir ? Ne söylemek istiyorsun ? Kime
mesaj vermek istiyorsun ?
Bugün
gazetede manşet şu şekilde;
·
Türkiye’de tek hükümet olur. Onun
dışında paralel devlet olamaz.
·
Yayın gelirinden hakkımız olanı
alamadık . Havuzdan çıkabiliriz.
Satırların
sahibi Fenerbahçe başkanı sayın Aziz Yıldırım. Gerçi devlet – millet kavramları
karıştırılmış ancak üzerinde durmadan yorum yapıyorum.
Organizasyonlarda
paralel uygulama olmaz diyeceksin sonra kalkıp benim hakkım verilmedi, bende
kendi uygulamamı yaparım diyeceksin. Bu doğru ve tutarlı yaklaşım olmaz.Olsa
olsa paralel uygulamanın değişik bir versiyonu olur.
Sistemlerde
paralel uygulamalar geçmişte vardı , olmaya da devam edecektir. Vesayetin
kendinde olmadığına , nemadan yeterince pay almadığına inananlar
paralel uygulamalar içinde olurlar.
·
Devlet
içinde vesayeti ele geçirmek isteyenler.
·
Özel
sektörde yönetimlerin kendilerine yeterince değer vermediğine inananlar. Nemadan
yeterince pay almadığına inanarak koridor FM yayını yapanlar.
·
Vesayet
kullanımı , biraz daha ileri gidersek darbe suçlamalarıyla mahkemeye
verilen Ergenekon , Balyoz gibi
davaların sanıkları.
·
Hukuk
düzeninde kendine ayrı yer ayıranlar.
·
Yeterince
baba sevgisi göremediğine inanıp , annesine yoğunlaşarak evde paralel
sevgi uygulamaları başlatan aile fertleri.
Abartılı örnekleri
artırmak mümkün. Ancak çözüm birinin diğerini imha etmesi değil , açıklık
politikalarını uygulamak , evrensel demokrasiyi işletmektir. İnsanlara güven
vermektir.
·
17
Aralık sonrası insanlar neyi paylaşamadınız diye soruyorlar ? Düne kadar gerçek
ve paralel uygulamalar iyiydi , sorun yaratmıyordu . Şimdi ne oldu ?
·
Madem
çalıştığınız insanlara güveniyordunuz ? Neden bakanlarınızı devre dışı
bıraktınız ? Bakanların ne suçu vardı ? Hukukta suçun kişiselliği esastır. Yetkililerin çocukları kastı aşıp
kendi başına iş yapmış olabilirler. Hukuk
onları değerlendirir. Eğer organize bir durum varsa , suçu işlediğine
kanaat getirip devre dışı bıraktığınız bakanların durumu ne olacak ? Hala
Meclis sıralarında oturmaya devam edecekler mi ?
Bugünkü
gazetede İkoncan İvana’nın ropörtajı vardı , diyorki;
Sırbistan’dan manken olarak
geldiğimde reklam ajansı bizi 15- 20
kişinin oturduğu bir eve yerleştirdi. Hangi
yabancı manken bu zülmü çekiyor bilmiyorum ancak benim bildiğim şimdiki
mankenler özel uçakla gelip ,beş yıldız otellerde kalıyorlar.
Geçmişimden utanmıyorum. Bütün Laleli
beni tanır. Herkese selamlar.
Olmadı İvana
hanım. O kadar uzun boylu değil. Bütün
Laleli esnafını , erkeklerini zan altında bırakmayın. Evli olan var, çoluk
çoğuğu olan var.
Suçu
genelleştirmeyin. Kiminle muhabettin
olduysa onun ismini yayınla, koskaca bir
semtin adını , itibarını zedeleme.
Bu hikayeler
bana Cem Yılmaz’ın origami parodisini anımsatıyor. Kısaca özetleyeyim.
Cem Yılmaz
turne programı için ağabeyi ile birlikte
yurtdışına gider. Konakladıkları beş yıldızlı otelde canları çikolata ister. Minibardan büyükçe Toblerone çikolata çıkarırlar. Paketi açarlar ama ne görsünler ? Odada
daha önce konaklayan müşteri çikolatayı
mideye indirmiş ve sanki hiç yenmemiş gibi japon süsleme sanatı origami yaparak
kapatmış. Belli ki pahalı çikolata faturasını ödemek istememiş.
Peki şimdi
ne olacak ? Parayı kim ödeyecek ? Durumu anlatmak için resepsiyona iner ve dertleri anlatırlar.
·
Vallahi biz yimedik
·
Resepsiyon
görevlisi sorar. Hangi ülkenin vatandaşınız ? Pasaport lütfen ,
·
Türk’üz.
·
Get
lan kafamı buluyorsun, Türk’sün. Sana kim inanır . Utanmadan koca koca adamlar yalan söylüyorsunuz ...
Malesef güvenle
ilgili konularda sabıkalı olduğumuz için itibarimizı kaybetmişiz.
Sayın başbakanın
direncini takdir etmek gerekiyor ancak feryatları artık fayda etmiyor. Çünkü evrensel
demokrasiye taraf insanları artık inandıramıyor , güvenle ilgili sorunu var.
Futbol
hakemlerinin genel uygulaması vardır. İki veya daha fazla oyuncu birbirleri ile
kavga ederlerse , ilk hareketin nereden geldiğine bakmadan kavga edenlere
kırmızı kart gösterirler.
Demokrasilerde
birbirleriyle kavga edenlere kırmızı kart göstermesi gerekenler halktır.
Şimdi sıra
kavgacıları sahadan atmaya geldi.
İlk seçimde
yanınızda kırmızı kart getirmeyi unutmayın !!!
Siz kırmızı kartı kime göstereceğinizi
bilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder