26 Ocak 2014 Pazar

VALLAHİ BİZ YİMEDİK

 
 
 
 






Türkiye’de  gündem o kadar yoğunki, gündemi takip eden insanın filozof olmaması mümkün değil.  

Mikrofonu kapan konuşuyor , kamerayı gören birşeyler söyleme ihtiyacı içinde oluyor. Eğitimin nedir ? Tecrüben nedir ? Bilgin nedir ? Ne söylemek istiyorsun ? Kime mesaj vermek istiyorsun ?  

Bugün gazetede  manşet şu şekilde; 

·         Türkiye’de tek hükümet olur. Onun dışında paralel devlet olamaz.

·         Yayın gelirinden hakkımız olanı alamadık . Havuzdan çıkabiliriz. 

Satırların sahibi Fenerbahçe başkanı sayın Aziz Yıldırım. Gerçi devlet – millet kavramları karıştırılmış ancak üzerinde durmadan yorum yapıyorum.  

Organizasyonlarda paralel uygulama olmaz diyeceksin sonra kalkıp benim hakkım verilmedi, bende kendi uygulamamı yaparım diyeceksin. Bu doğru ve tutarlı yaklaşım olmaz.Olsa olsa paralel uygulamanın değişik bir versiyonu olur.
 

Sistemlerde paralel uygulamalar geçmişte vardı , olmaya da devam edecektir. Vesayetin kendinde olmadığına , nemadan yeterince pay almadığına inananlar paralel uygulamalar içinde olurlar. 

·         Devlet içinde vesayeti ele geçirmek isteyenler.

·         Özel sektörde yönetimlerin kendilerine yeterince değer vermediğine inananlar. Nemadan yeterince pay almadığına inanarak koridor FM yayını yapanlar.

·         Vesayet kullanımı , biraz daha ileri gidersek darbe suçlamalarıyla mahkemeye verilen  Ergenekon , Balyoz gibi davaların sanıkları.

·         Hukuk düzeninde kendine ayrı yer ayıranlar.

·         Yeterince baba sevgisi göremediğine inanıp , annesine yoğunlaşarak evde paralel sevgi uygulamaları başlatan aile fertleri.  

Abartılı örnekleri artırmak mümkün. Ancak çözüm birinin diğerini imha etmesi değil , açıklık politikalarını uygulamak , evrensel demokrasiyi işletmektir. İnsanlara güven vermektir. 

·         17 Aralık sonrası insanlar neyi paylaşamadınız diye soruyorlar ? Düne kadar gerçek ve paralel uygulamalar iyiydi , sorun yaratmıyordu . Şimdi ne oldu ? 

·         Madem çalıştığınız insanlara güveniyordunuz ? Neden bakanlarınızı devre dışı bıraktınız ? Bakanların ne suçu vardı ?  Hukukta suçun kişiselliği  esastır. Yetkililerin çocukları kastı aşıp kendi başına iş yapmış olabilirler.  Hukuk onları değerlendirir. Eğer  organize bir durum varsa , suçu işlediğine kanaat getirip devre dışı bıraktığınız bakanların durumu ne olacak ? Hala Meclis sıralarında oturmaya devam edecekler mi ?  

Bugünkü gazetede İkoncan İvana’nın ropörtajı vardı , diyorki; 

Sırbistan’dan manken olarak geldiğimde reklam ajansı  bizi 15- 20 kişinin oturduğu bir eve yerleştirdi. Hangi yabancı manken bu zülmü çekiyor bilmiyorum ancak benim bildiğim şimdiki mankenler özel uçakla gelip ,beş yıldız otellerde kalıyorlar. 

Geçmişimden utanmıyorum. Bütün Laleli beni tanır. Herkese selamlar. 

Olmadı İvana hanım. O kadar uzun boylu değil.  Bütün Laleli esnafını , erkeklerini zan altında bırakmayın. Evli olan var, çoluk çoğuğu olan var.  

Suçu genelleştirmeyin. Kiminle  muhabettin olduysa onun ismini yayınla,  koskaca bir semtin adını , itibarını zedeleme.
 
Bu hikayeler bana Cem Yılmaz’ın origami parodisini anımsatıyor. Kısaca özetleyeyim. 

Cem Yılmaz turne programı için  ağabeyi ile birlikte yurtdışına gider. Konakladıkları beş yıldızlı  otelde  canları çikolata ister. Minibardan  büyükçe Toblerone çikolata  çıkarırlar. Paketi açarlar ama ne görsünler ? Odada daha önce konaklayan  müşteri çikolatayı mideye indirmiş ve sanki hiç yenmemiş gibi japon süsleme sanatı origami yaparak kapatmış. Belli ki pahalı çikolata faturasını ödemek istememiş. 

Peki şimdi ne olacak ? Parayı kim ödeyecek ? Durumu anlatmak için resepsiyona  iner ve dertleri anlatırlar. 

·         Vallahi biz yimedik

·         Resepsiyon görevlisi sorar. Hangi ülkenin vatandaşınız ? Pasaport lütfen ,

·         Türk’üz.

·         Get lan kafamı buluyorsun, Türk’sün. Sana kim inanır . Utanmadan  koca koca adamlar  yalan söylüyorsunuz ... 

Malesef güvenle ilgili konularda sabıkalı olduğumuz için itibarimizı kaybetmişiz. 

Sayın başbakanın direncini takdir etmek gerekiyor ancak feryatları artık fayda etmiyor. Çünkü evrensel demokrasiye taraf insanları artık inandıramıyor , güvenle ilgili sorunu var. 

Futbol hakemlerinin genel uygulaması vardır. İki veya daha fazla oyuncu birbirleri ile kavga ederlerse , ilk hareketin nereden geldiğine bakmadan kavga edenlere kırmızı kart gösterirler. 

Demokrasilerde birbirleriyle kavga edenlere kırmızı kart göstermesi gerekenler halktır. 

Şimdi sıra kavgacıları sahadan atmaya geldi.
 

İlk seçimde yanınızda kırmızı kart getirmeyi unutmayın !!!
 

Siz kırmızı kartı kime göstereceğinizi bilirsiniz.


 

Hiç yorum yok: